Bideos de yeni rivera

Dilimize Dair / About Our Tongue

2024.05.17 08:54 djoou Dilimize Dair / About Our Tongue

Brief English text:
Our traditions are many, and one of them is our language. Yet there isn't one Georgian language, but dialects. Among us we speak many dialects that are distinct, though there aren't plenty of resources to learn them I'm afaid, off we go to our villages dear lads and lasses. Or you may learn standard Georgian and then read the linguistic literature on this topic and learn the bits (not as hard as it sounds once you get there), there are studies on dialectology of Georgian language which also cover our many dialects. How easy it sounds, right? I'll write this post in Turkish since the audience would rather take it that way.
Asıl Türkçe post:
Gürcü gelenekleri pek çok, bunlardan biri ise dilsel gelenek, yani dilimiz. Bu güzel dil aslında tek bir dil değil, pek çok lehçeden (diyalektten) oluşuyor. Lehçeler kelime hazneleri, telaffuz, gramer gibi esaslar itibariyle birbirlerinden ayrılırlar. Bizde de her yörenin insanı kendi lehçesiyle, şivesiyle konuşurdu: Acara lehçesi, Macahel şivesi, Çürüksu (Gurya) lehçesi, Şavşat'ta İmerhev lehçesi, Ardanuç lehçesi, Yusufeli lehçesi ve sair. Dilimizi, lehçelerimizi öğrenip güzelleştirmenin iki yolu var, ya paşa paşa ana babamıza, dede ninemize vakit ayırıp bir yandan işlerini hallederken bizimle muhabbet etmelerini isteyeceğiz ya da bizimkilerden bir miktar farklı olan Tiflis lehçesi üzerine esas edilmiş standart Gürcüceyi, kendi ifadesiyle Kartli lehçesini ("kartuli ena", Kartli bölgesinin dili yahut "Gürcüce" -bizim lehçelerimizde ise "gurculi ena" veya "gurcuca"-) yeterince öğrenip bu dildeki akademik çalışmalardan faydalanıp dilersek diğerlerini faydalandıracağız.
Bazı -facebook, youtube vs- sosyal medya ortamlarında lehçelerimize dair örnekler var az da olsa. "genatsvale.wordpress.com" dışında Türkçe hizmet sunan sistemli bir site bilmiyorum malesef (övmekle bitmez bir hizmet). Ancak "dspace.nplg.gov.ge" adresinde ve bilinen akademik ortamlarda bilhassa standart Gürcüce ile yazılmış pek çok akademik metin mevcut:
ve daha fazlası.
gibi az sayıda İngilizce çalışma ile Türkçe literatürde bazı gramer ve sözlük kitapları ile çok az sayıdaki akademik eser de listeye dahil edilebilir. İnternette kimi örneğini bulabileceğiniz, seçmeli Gürcüce dersi (yasal olarak kendine has bir komedi vakası) için hazırlanmış ders kitapları malesef standart Gürcüce ile hazırlanmış. Standart Gürcüce için işinize yarayabilir ancak dedeniz ninenize okusanız pek bir şey anlamazlardı okuduklarınızdan, haberiniz olsun, lehçe farkı o düzeyde yani genelde. Yine de hazırlayanların emeği geçenlerin eline sağlık, nankörlüğün lüzmu yok.
Dilin genel konuşulma durumu şöyle: köyde doğup büyümüş ve bugün (2024 yılı itibariyle) ekseriyeti yaşlılığa yakın orta yaşlı ile hayli yaşlı kesim tarafından temsil edilen grup -pratik yapıp konuşma alışkanlığını canlı tuttukları sürece- Türkçe kadar iyi bilirler Gürcüceyi, ancak çoğu basit muhabbet dışında nadiren kullanıyor dili. Onların erken yaşta veya gençken şehre göçmüş çocuklarının çoğu Gürcüce'yi duyup anlayabiliyorlar ancak konuşmaları zayıf, pratiğe ihtiyçları var hızlanmak için. Onların şehirli çocukları ya birkaç kelime biliyorlar ya da hiç bilmiyorlar. Bu konuda basit ama iyi temsil kuvvetine sahip kısa ve öz bir çalışmayı "Türkiye'deki Gürcüler ve Konuşurlarını Kaybetmekte Olan Dilleri - M. S. Ertek (2013)" adlı değerli makalede bulabilirsiniz.
Dil ev hayvanı değildir, muhabbet kuşu değildir evde konuşup yaşatasınız. "Dilini evinde istediğin gibi konuş, dışarda konuşma" demek "dilini unut, dilin yok olsun" demektir. Dilin yaşaması için tam teşekkülünü koruması, dilin ifade gücünün korunması ve hayatın her alanında kullanıma hazır olması icap eder. Dili yıllarca duymadan veya dizinizi kırıp eşek gibi çalışmadan öğrenemezsiniz, öğrendikten sonra kullanmadığınız takdirde de hiçbir işe yaramaz ve unutursunuz, vaktinizi israf etmişliğinizle kalırsınız. Gürcüce, az önce bahsettiğim ikinci jenerasyona değin bu memlekette tam teşekkülünü korumuş, ikameye ihtiyacı olmayan bir dildi, Gürcücemiz; şimdi ise yok olmak üzere, diğer tüm geleneklerimizle beraber. Meraklıları için şimdi basit bir kılavuz yazıp bırakıyorum buraya, olur da öğrenmek isteyen olur ve işine yarar diye.
St. Gürcüce (standart Gürcüce) 33 harf ve bunlara karşılık gelen seslerle yazılıp konuşuluyor. Asomtavruli denen eski yazı, zaman içinde birkaç kez tarz değiştirip bugün Mh'edruli ya da Mrglovani denen son şeklini alıyor, bu sistemde kelimeler neredeyse her zaman yazıldığı gibi okunur ve söylendiği gibi yazılır (sağdan sola). En eski tam metin örnekleri 5. asırdan olsa da kuvvetle muhtemel Gürcüce birkaç asır evvel yazılmaya başlamıştı ve civarda yazı geleneği -başka dillerde olacak şekilde- çok daha geriye gidiyordu; yazı ihtiyaç doğrultusunda icat olunup kullanılır. Gürcü dilinin bilinen akrabaları sadece Lazca, ona çok benzeyen Megrelce ve bir de Svanca. Eski Gürcüce muhtemel ki önce bugün Türkiye'nin kuzeydoğusunda izole oldu ve Lazca ile ayrıştı, sonra konuşanları bugünkü doğu Gürcistan'a ve sonra oradan bugünkü batı Gürcistan'a göç ettiler (ve bu hamleyle Lazca ile Megrelce konuşanları birbirlerinden coğrafi olarak kopardılar).
Pek çok lehçesi olan Gürcüce'yi şimdi genel özellikleri ile tarif edeceğim ki olur da öğrenmek isterseniz neyle karşılaşacağınız hakkında bilginiz olsun. Arada kendi lehçelerimize dair de birkaç istisnadan bahsetmeye çalışacağım farklılıkları vurgulamak için. Aşağıda kimi kuralları verirken basitçe geçiyorum ancak verdiğim kuralların istisnalarının olduğunu lütfen unutmayın, dilin tüm gramerini burada aktarmam zaten teknik olarak mümkün değil, Türkçe'den farklı olarak çok düzensiz ve istisnalı bir dil Gürcüce. Kartvelian gibi sub'lardan da yardım alabileceğinizi unutmayın. Elbette bir İngilizce, Almanca, Arapça değil ancak artık Gürcüce yaşızabileceğiniz yapay zekalar bile türedi, kaynak miktar ve kalitesi yeterli düzeye erişti.
Gürcüce'yi Türkçe ile benzerliği üzerinden tarif etmek mümkün. Türkçe gibi, kelimeler "isimler, isimleri niteleyen sıfatlar, isimlerin yerine onları temsil eden zamirler, fiiller, fiilleri niteleyen zarflar, kelimeleri bağlayan edatlar, cümlecikleri bağlayan bağlaçlar, ve 'hey!' gbi ünlem ifadeleri" şeklinde sınıflanabilir. Bir de bunlara gelen "ek"ler var tabii. Bunları Türkçe üzerinden örnekleyeyim ve açıklayayım.
İsim:
cümlede herhangi bir işi yapan yahut o işten etkilenen "şeyler"dirler: Ev (sah'li), kedi (k'at'a), pencere (pancara), kadın (kali), sik'ete (iyilik) ve sair.
Cümlede işlevlerine göre hâl ekleri alırlar, Türkçedeki gibi: "k'at'as vh'edav." (Kediyi görüyorum.) veya "k'at'a h'edavs." (Kedi görüyor.)
İsimler yalın hâl, yönelme hâli, araç hâli, zarf hâli, yapan hâli (ergative case), sahiplik hâli ve seslenme hâlinde bulunurlar.
Genelde yalın hâlde isme -kökü ünsüzle bitiyorsa- -i eki getirilir -ve ünlüyle bitiyorsa ek gelmez-. Yönelme hâlinde -s eki gelir -bizim lehçelerimizde bazen bu hâl, ekin olmayışıyla belli olur, Türkçe'deki yalın hâl gibi-. Araç halinde -it eki, zarf hâlinde kökünün ünsüz/ünlü ile bitişine göre -ad/-d eki, yapan hâlinde keza -ma/-m eki, sahiplik halinde keza -is/s eki ve seslenme halinde de -o veya -v eki getirilir. Sırasıyla -kökü "k'at'a" olan- kelimenin çekimi: k'at'a (kedi), k'at'as (kediye), k'at'ait (kediyle), k'at'ad (kedice), k'at'am (kedi), k'at'is (kedinin), k'at'av! (kedi!)
İsim çoğul olacaksa köküke -eb eki gelir, sonra hal ekleri gelir: k'at'ebis (kedilerin) -evet bu bir istisna misal, kökteki son "a" düşüyor-.
(ismin yalın, yönelme ve yapan halinin hangisinin özneye, dolaylı nesneye ve dolaysız neseneye denk geldiği fiil çekimine göre değişen bir durum, yukarıdaki tarif ismin şimdiki, geniş ve gelecek zamana göre çekildiği durumlar için geçerli)
Yalın hâl, yönelme hâli ve yapan hâli isimlerin özne veya nesne oluşlarını belirtir. Şimdiki zaman ve gelecek zaman ile çekilen fiillerde özneler (işi yapan şeyler) yalın hâlde, dolaysız/doğrudan nesneler (yani işin üzerlerinde yapıldığı, değiştirilen şeyler) ile dolaylı nesneler (işin kendisi için/uğruna yapılan şeyler) yönelme halinde çekilirler. Dolaylı ve dolaysız nesneler arasındaki fark bağlamdan çıkar (Türkçe'de ise dolaysız nesneler belirtme hali alırken dolaylı nesneler yönelme hali alır genelde):
Me megobars k'at'as gavugzavnep. (Ben arkadaş(ım)a kedi göndereceğim) -Macahel şivesinde "gönderirim"-
Fiil geçmiş zaman yahut dilek kipi ile çekilirse özne yapan hâl, dolaysız nesne yalın hâl ve dolaylı nesne yönelme hâli ile çekilir:
K'at'am tagvi megobars gaugzavna. (Kedi fareyi arkadaş(ın)a gönderdi.)
Fiil -mışlı geçmiş ile veya bundan türetilen diğer zamanlarla çekimlenirse özne yönelme hâli, dolaysız nesne yalın hal eki alır ve dolaylı nesne bir ek (yani edat) ile belirtilir:
K'at'as tagvi megobaristvis gaugzavnia. (Kedi fareyi arkadaş(ı) için (yani arkadaşına) göndermiş. -Macahel şivesinde "... megobaristin guugzavniya"-
Sıfat:
Türkçe'deki gibi, isim olan şeyleri niteleyerek onları birbirlerinden ayırt etmeye yardımcı olurlar: lamazi (güzel), ç'k'viani (akıllı), tsarieli (boş), çkari (hızlı), k'argi (iyi) ve sair.
İsimleri nitelerler, Türkçe'dekinden farklı olarak niteledikleri isme hâl olarak uyarlar:
Lamazi kali ç'k'vian biç's uqurebs. (Güzel kadın akıllı oğlana bakıyor.)
Dikkat edin, Türkçe cümlede eğer aynı kural geçerli olsaydı "akıllıya oğlana bakıyor" diyecektik. Türkçe'de böyle bir durum yok: akıllı oğlan, akıllı oğlana, akıllı oğlanı, akıllı oğlanda, akıllı oğlandan.
Sıfat isme uyarken isim çoğul da olsa çoğul olmaz, ancak hâl açısından uyar:
ç'k'viani biç'i (akıllı oğlan) ç'k'vian biç's (akıllı oğlana) ç'k'viani biç'it (akıllı oğlanla) ç'k'vian biç'ad (akıllı oğlanca, akıllı oğlan edasıyla) ç'k'vianma biç'ma (akıllı oğlan) ç'k'viani biç'is (akıllı oğlanın) ç'k'viano biç'o (hey akıllı oğlan!) ve keza ç'k'vianma biç'ebma (akıllı oğlanlar)
Sıfat, isim gibi yalnız görünebilir, o zaman isim gibi davranır ve ek alır, aynı Türkçe'deki gibi: Lamazi ç'k'vians uqurebs. (Güzel, akıllıya bakıyor.)
Zamir:
ben, sen, o gibi şeyler, Türkçe'deki karşılığıyla:
me (ben), şen (sen), is (o), çven (biz), tkven (siz), isini (onlar).
ve çemtavi (kendim), şentavi (kendin) mistavi (kendi), çventavi (kendimiz), tkventavi (kendiniz), mattavi (kendileri)
ve igi (şu), igini (şunlar), es (bu), eseni (bunlar) -ve sair-
ve bunların kendi hâl çekimleri var. Örneğin me zamirinin sahiplik çekimi "meis" değil "çemi", ancak eğer isim gibi davranırsa (Türkçe "benimki" gibi) o zaman "çemisi" olur. Hâl çekimleri bir ölçüde isimlere benzer ancak ayrıca öğrenilmesi lazım.
Şe, çemi megobari am gogostan lap'arak'i unda. (Hey sen! Benim akradaşım bu kızla konuşmak istiyor.) -konteksti salladım, uydurun bir şeyler-
Edat:
İngilizce preposition diye geçen elemanlar bu edat dediğimiz arkadaşlar işte. Kullanıldığı kelime grubuna spesifik bir anlam katar ve böylelikle anlamı derinleştirirler. Türkçe'den "sonra, sadece, rağmen, ile" gibi örnekler verebiliriz. Bunlar genelde ismin tek bir hâli ile kullanılırlar, misal "senDEN sonra" derken olduğu gibi 'sonra' edatı ayrılma hâli ile beraber kullanılır. Gürcüce de böyledir, bazı örnekler:
lap'arak'is şemdeg (konuşmanın ardından, lap'arak'i + sahiplik hâli) kaltan (kadınla, kali + yönelme hâli) megobris mier (arkadaş(ım) tarafından, megobari + sahiplik hâli) zğvaşi (denizde, zğva + yönelme hâli) magidaze (masada, magida + yönelme hâli) sah'lis mimart (eve doğru, sah'li + sahiplik hâli)
ilgili hâl ekleri eklenirken bazı çekimler istisna oluşturup öyle günümüze gelmişler, örneğin eskisen "zğvas şida" gibi kullanılan edat, ifade değişe değişe "zğvaşi" şeklinde kullanılır olmuş.
Pisuna dedis z'uz'usk'en midis. (Kedicik anasının memesine -doğru- gidiyor.)
Bağlaç:
Cümlecikleri veya ifadeleri aralarındaki ilişkiyi gösterecek şekilde birbirlerine bağlarlar, Türkçe'deki "ama, çünkü, belki, yine de" gibi ifadeler örnek verilebir. Örneğin:
tu (eğer) - st. Gürcüce'de gelecek zaman çekimiyle kullanılır-, magram (ama), albat (acep, belki), ikneb (belki, olur da), ase (böyle), isev (yine) ve sair.
Mitkvams, magram ar gah'sovs. (Söylemiştim, ama hatırlamıyorsun.)
veya İkneb ar gamibrazebs. (Belki beni kızdırmaz.)
Ünlem:
Bunlar herhangi bir hissi, duyguyu muhataba aktarmak için kullanılan ifadelerdir, Türkçe "vah vah!" gibi, misal bunun st. Gürcüce karşılığı "vai me!" olur.
Vaşa, çvenma bavşvebma gaimarcva! (Yaşasın/Hah, bizim çocuklar kazandı!)
Zarf:
Fiilin nasıl gerçekleştiğine dair bilgi verirler, benzer bir eylemi diğerinden ayırmada yardımcı olurlar. Türkçe'de "çabuk, iyice, doğruca, birden, aniden" gibi örnekleri vardır, çok çeşitlidirler.
Çkarad modio. (Çabuk gel, dedi.) -çkara da denebilir-
veya K'argad iqavi! (İyi ol! -veya- İyice ol!) -Hoşçakal, demek için de kullanılır-
veya Sah'lşi ertad movdiodit. (Eve beraber dönüyorduk.)
Fiil:
"Ğmertma degveh'maros" diyerek çalışmaya başlamanız tavsiye olunur, Gürcüce'yi nevi şahsına münhasır yapan konu fiillerdir zira. Türkçe'ye büyük oranda benzer ama daha düzensiz ve çok daha nüanslıdır Gürcüce fiiller. Türkçe gibi zamana ve özneye göre çekilirler, etken/edilgen farkı ve dönüşümü vardır, farklı da olsa keza kipler mevcuttur; ancak bundan öte Gürcüce fiiller kökleri itibariyle görüntüde biraz veya tamamen değişken olabilirler (Türkçe "DE-" kökünün "Dİyorum" şeklinde çekilmesi, biraz bozulmaya örnektir), fiilde doğrudan nesne ve dolaylı nesne de özne gibi eklerle gösterilebilirler, bazı ekler bazı fiillerde normal işlevlerinin ötesinde beklenmedik fonksiyonlar gösterebilirler ve sair. Biraz açayım.
Daha önce ismin hâlinin özne ve nesnelerle olan bağlantısından bahsetmiştim, bu hâllere tekabül eden ve fiile önden ve sondan veya hem ön hem sondan eklenen ekler vardır, keza bu eklerden bir dizisi misal -mışlı geçmiş zamanda (yönelme hâlindeki) özneye karşılık geliyorken şimdiki zamanda (yönelme halindeki) dolaylı nesneye karşılık gelebilir:
Mİ-tkvams (BEN söylemişti-M) ancak; Mİ-ts'ers (o BANA yazıyor) -hatırlayın, fiilde nesne gösterilebilir, bu ikinci fiilde sondaki "s" sesi üçüncü tekil şahsı (O) özne yapıyor-
bu özne ve nesne eklerinin tümüne "şahıs eki" denir. V-serisi, M-serisi, U-serisi ve E-serisi şahıs ekleri vardır ki bunların bazen kombine edilmesi gerekir ancak her kombinasyon -Baskça'nın aksine- mümkün değildir. Bir de az kullanılan H-serisi ekler vardır ki bunlar bizim lehçelerimizde kaybolmuşlardır.
V-tkvi (dedim) V-tkvi-t (dedik) tkv-a (dedi) tkv-es (dediler)
veya mi-qvar-S (ONU seviyor-um) gi-qvar-VAR (BENİ seviyor-sun) u-qvar-S (ONU seviyor)
veya damalavS (O onu saklayacak) daUmalavs (o onu O KİŞİDEN saklayacak) daİmalavs (o KENDİNİ saklayacak) daVmale (BEN onu sakladıM) daMİmalavs (BEN onu saklamışıM) daimaleba (o saklanacak) daEmaleba (o O KİŞİDEN saklanacak) daMEmaleba (o BENDEN saklanacak) damalulan (onlar saklanmışlar) daVmalulVAR (BEN saklanmışıM) daVmalviVAR (BEN ondan saklanmışım) [sanırım anladınız, daha da karışıklaştırabilirdim ama galiba gerek yok]
Kökünde "e" ünlüsü olan bazı fiilerde bunu "i" 'ye çeviririz geçmiş zaman çekimlerinde: "uk'BENs" (onu ISIRıyor) ama "mik'BİNa" (beni ISIRdı).
Az sayıda bazı fiiller çekimde tümden değişirler: "zis" (oturmakta), "sh'edan" (oturmaktalar).
Bazı fiillerde nesnenin sayısı, yani işlemin tek şeye veya tek sefer mi yoksa birden fazla defa veya birden fazla sefer mi yapıldığı şahıs ekleriyle değil, fiil önekleriyle (verbal prefixes) belirtilir, misal "da-" öneki dolaysız nesnenin çoğulluğuna delalet edebilir bazı fiilerde: "gak'ida" (onu astı) ama "dak'ida" (onları astı). halbuki bu normalde şahıs ekleriyle belirtilir: "gmadlob" (sana teşekkür ederim, -bana sevabın dokundu anlamına gelir aslen-) ama "gmadlob-T" (SİZE teşekkür ederim, -eski anlamıyla bana sevabın-IZ dokundu demek-).
Bu pek sayılı fiil önekleri fiilin anlamını değiştirebilir, fiile tamamlanmışlık anlamı katabilir, fiilin işlendiği yer-yönü belirtebilir yahut fiilin zaman çekimini değiştirirken kullanılabilirler -varlık ve yokluklarıyla-. Keza nadiren geçişsiz bir fiili geçişli yapabilirler.
"davts'er" (yazacağım) ama "v'ts'er" (yazıyorum), veya "movdivar" (geliyorum) ama mivdivar (gidiyorum) gibi, yahut "gadavts'er" (yeniden yazıyorum) gibi.
Kip çekimleri de mevcut, ancak detaylıca bahsetmeme gerek yok sanıyorum. Buraya kadar anlattıklarımla bizim lehçelerimiz arasında farklılıklar olduğunu unutmayın lütfen, araya bazılarını sıkıştırdım sadece, çoğu Macahel şivesinde zaten okuduğunuz üzere. Neyle karşılaşacağınıza dair fikriniz olsun yeter.
"vak'eteb" (yapıyorum) lakin "vak'etebineb" (yaptırıyorum), veya "vh'at'av" (resmediyorum lakin "vah'at'av" (onun üzerine resmediyorum) gibi.
Sentaks ve sair:
İsimler çoğul halde çekilirken st. Gürcüce'de ekstra bir dizi ek kullanılabilir, yani onlarda ismi çoğul halde çekmenin iki yolu vardır ve bu ikinci yolu resmî/dinî/ilmî hususlarda kullanırlar: "turkebis carebi = turkta carni" (Türkler'in orduları). İsim çoğul değilken tek set ek vardır, ayrım yoktur.
Sıfat ve zarfları üstün halde göstermek için "upro, uprosi, met'i, umet'esi" (daha, pek daha) gibi edatlar kullanılabilir ve yerine göre karşılaştırmada sıfat ve zarftan sonra "vidre" (İngilizce "than", Türkçe "-e kıyasen/-den daha") getirilir: "şeni tma upro grdzelia vidre çemi tma." (Senin saçın daha uzun benim saçıma kıyasen.) -Macahel şivesinde upro yerine impo denir-. Burada "vidre" kullanmayıp kıyas edilen nesneye "-ze" edatı getirebilirsiniz, o zaman cümle aynı anlama gelecek şekilde şöyle kurulurdu: "şeni tma upro grdzelia çem tmaze".
Gürcüce'de cümle düzeni Türkçe gibi dağınık olmakla beraber bazı kalıplar daha sık kullanılır. Bazı kalıplara bazı durumlarda daha çok başvurulabilir (özne-nesne-yüklem).
İsimden fiil, fiilden isim, sıfattan fiil, fiilden zarf ve sair elde edebilirsiniz ancak bunu en iyi dilbilgisi kitaplarından öğrenmelisiniz, Türkçe kadar çeşit barındırır, ancak düzenlidirler diyemem.
Evet/Hayır sorusu, son hece vurgulanarak sorulur.
Yukarıda verilen zamir ve zarfların soru versiyonları olduğunu unutmayın:
Vin şedis? (Kim giriyor?) veya Rodis moh'da (Ne zaman oldu?) gibi.
Sayıların çoğu sıfattır, eklerle detaylandırılırlar:
sami (üç), mesame (üçüncü), mesamedi (üçte bir) ve sair.
Birler ve onlar basamakları 20'nin katları şeklinde sayılırlar, 10'un katları şeklinde değil:
ori (2), rva (8), ati (10), tormet'i (12, on-iki-daha) -eskiden "atormet'i" şeklindeydi ama baştaki "a", yani "ati (10)"nin a'sı düşmüş zamanla-
otsi (20), otsdaoth'i (24, yirmivedört) ama otsdaati (30, yirmiveon) ve otsdateksvmet'i (36, yirmi-ve-on-altı-daha)
atas rvaas otsdatsh'ra (1829, bin sekizyüz yirmi-dokuz-daha). binler ve yüzler basamakları yönelme hâliyle çekilir.
Bazı kelimelerin kısaldığını bilin: misal "rom" (-öyle- ki) edatı "ro" diye kısaltılabilir, ya da "ra vitsi" (ne biliyorum/bileyim) ifadesi "ravi" diye kısaltılabilir:
Me ro şentan viqavi... (Ben ki seninle iken...)
veya Dialekt'ologiao, me es ravi biç'o? (Lehçebilim mi, ben ne bileyim onu evlat?)
[Burada gördüğünüz gibi bir ifadenin sonuna "-o" eki gelince o ifade doğrudan aktarma anlamı/işlevi kazanabilir.]
"Bilmek" fiili hangi zamanla çekilirse çekilsin özne-dol.nesne-dol.sız.nesne hâl dağılımı geçmiş zaman çekimi gibi yapılır, misal:
Datvma itsis rom tsiqvi sul t'quis. (Ayı bilir ki sincap hep yalan söyler.) -Macahel şivesinde sincap "teyini" veya "t'riya" olur-
Kendinden sonra ünsüz gelip kelime başında olan, ve kendinden önceki ünlüye ulama ile bağlanmayan "m" ve "v" seslerinin telaffuz edilmediğine şahit olabilirsiniz. "vk'ith'ulob" (okuyorum) ile "k'ith'ulob" (okuyorsun) arasında telaffuz farkı duymayabilirsiniz. Keza "mtsiva" (üşüdüm) ifadesini de "tsiva" şeklinde işitebilirsiniz.
Lehçelerimize Dair:
Büyüklerimiz her taraftan göçmüşler; Çürüksu (Guria), Batum, Macahel, Acara, Livane, Yusufeli, Şavşat, Ardanuç, Ahıska ve başka yerler... Hepsi kendilerine has bir şive veya lehçeyle konuşurlardı. Ufak bir şehirli ve eğitimli azınlık hariç pek Türkçe bilenleri yoktu. Buralara varınca kimi okulda, kimi de komuşularında işlerine yarayacak kadarını öğrenmişler. Bu mevzuya yukarıda değinmiştim, ancak lehçelerimizin detaylarına ya ilgili makalelerden ya da büyüklerimizden öğrenebiliriz. Bu bir yana, şimdi diğer mevzular.
Her şeyden önce bizim lehçelerle Tiflis'te duyacağınız Gürcüce arasında ciddi telaffuz varkı vardır. Daha sert konuşurlar, bizim t' k' p' ç' ts' gibi 'ejective/patlatmalı' seslerimiz yumuşaklıktan ötürü onların d g b c dz seslerine benzer. Onların q sesi bizimkine kıyasla çok daha kuvvetli ve gırtlaksıdır. Bizim lehçelerimizde daha yavaş konuşulur ve cümleler kısa ve öz tutulur, araya kelime sokuşturulması -"yani, ee, bilirsin, işte, şey" gibi- pek hoş karşılanmaz (idi eskiden).
"a e i o u" ünlüleri ağız geniş açılmadan telaffuz edilir ama Fransızca konuşur gibi çok kısılmaz da. Dil rahat tutulur ve ağzın çok önüne ya da arkasına gitmez.
"b c d g h j l m n s ş v y z" sesleri sakince telaffuz edilir, genel olarak konuşurken Rusça, Fransızca, Ermenice konuşur gibi ağızdaki kaslar çok gerilmez. Türkçe karşılıkları ile aralarındaki fark yok denecek kadar azdır veya yoktur.
"r" sesini eskiler "i" ünlüsünden evvel geldiğinde neredeyse "y" 'ye asimile ederlerdi dolayısıyla "lap'arik'op" (konuşuyorsun) kelimesini "lap'ayk'op" diye duyardınız, diğer r sesleri de Amerikan "r" 'si kadar geriden olmasa da dil damağın tepesine değmeden yuvarlanarak çıkarılırdı. Yeni nesiller Türkçe "r" gibi damağa bir kez hafif vurdurarak Türkçe "r" gibi telaffuz etmeye başlamışlar.
"ts" sesi Almanca'daki Z sesine ve Rusça'daki Ц sesine denk gelir, keza İngilizce "tsunami" denirken duyabilirsiniz. "t" sesini pat diye çıkarırız, "sssssss" gibi sürekli çıkaramayız, ancak "t" sesini "sssssss" gibi sürekli çıkarmaya çalışırken "s" 'ye birazcık benzetirseniz; yani "t" derken diliniz üst dişlerinizin hemen arkasına sertçe vuruyorsa onu bu sefer daha gevşekçe ve yumuşakça vurduğunuz takdirde "ts" sesini çıkarabilirsiniz. Pratik şart, duymak lazım.
Yalnız bu sesi, yani "ts" sesini ve dahi "t k p ç" seslerini çıkarırken bir miktar "hhhhhhh" sesi de çıkarmalısınız eş zamanlı olarak. Abartmadan yalnız. Avcunuzu ağzınızın hemencik önüne koyun, "k" deyin, eğer sesi düzgün çıkarıyorken aynı zamanda elinize nefesinizin vurduğunu hissediyorsanız doğru yapıyorsunuz demektir. Ancak abartmayın, flüt çalmıyorsunuz. Kalan sesleri çıkarırken bunun neden önemli olduğunu anlayacaksınız.
Ama önce "q" sesinden bahsedeyim, ve "h' ile ğ" seslerinden. Bizim lehçelerimizde bu ses, Arapça gaf sesine benzer şekilde çıkar, Kürtçe'de de olan boğazsıl q sesini biraz "g" sesine benzetircesine çıkarırsanız, iyi iş çıkardınız demek. Ancak Tiflis'te bu sesi duyduğunuzda insanların boğazlarında ufak patlamalar olduğunu sanabilirsiniz, ya da boğulayazdıklarını. Duymadan anlamanız zor, o yüzden dinledikçe öğrenirsiniz diyeyim, o gırtlaksı gaf sesini daha şiddetli bir şekilde çıkarıyorlar demem yeterli sanıyorum. Keza ğ sesini Paris Fransızcası'ndaki r sesi gibi çıkarırlar, gargara yaparken çıkardığınız ses yani, ama rrrrrrğğğğğğ diye sürekli çıkarmayacaksınız, o Almanca'daki r'ye kaçar. h' sesi de bunun titreşimsiz versiyonudur. Titreşimli-titreşimsiz ses farkını sürekli sss-zzz diyerek anlayabilirsiniz, bunu yaparken elinizi boğazınıza koyun. Z sesinde boğazınız titreşir. Keza, ğ sesini çıkarırken bu titreşimi keserseniz h' sesini elde edersiniz. Bu, Arapça'daki hırıltılı ha'ya karşılık gelir, "iyilik" anlamındaki "khayr" kelimesinde olduğu gibi. Bunu eğer k sesine benzetir gibi ve daha yumuşak/sakin, daha az rahatsız edici şekilde çıkarırsanız lehçelerimizdeki h' seine ulaşırsınız, keza onun titreşimli hali bizim ğ sesimize denk gelir.
" z' " sesi de keza "ts" sesinin titreşimli versiyonudur.
"k' p' t' ç' ts' " sesleri, patlamalı seslerdir. Türkçe "hayıyok" anlamında "ı ıh" derken boğazınızda yaptığınız hareket, patlatmadır. Bu sesleri, yani k p t ç ts 'yi çıkarırken patlatma yaparsanız, bunu şiddetli yaptığınız takdirde st. Gürcüce karşılıklarını çıkarabiliyorsunuz demektir. Biraz daha zoru, bizim lehçelerimizde mevcut. Zira biz bu sesleri yine patlatarak ama daha sakince çıkartıyoruz. Öyle ki g b d c dz ile ayırt etmek yeni duyanlar için zor oluyor, ancak bu seslerin farkı, evet, titreşimli-titreşimsiz mevzusu. düz k p t ç ts seslerinden bir diğer farkı, ki ayırt etmeyi kolaylaştırıyor, bu sesleri (k' p' t' ç' ts') çıkarırken ağzınızdan hava çıkmaması. Deneyin, dinleyin, alışırsınız.
Bizim lehçelerimizde olan/korunan bazı kelimeler st. Gürcüce'de yoktur, keza tam tersi de geçerli. Örneğin orada "diah' " evet demektir, biz onların gayrıresmi durumlarda evet demek için kullandığı "ho" kelimesini kullanırız sadece. Bazı kelime ve ifadeler benzer ama farklı anlamlara gelirler, bazılarının tamamen farklıdır anlamları. Bizim lehçelerimiz modernizasyon sürecinde Türkçe'nin etkisinde kalmışken st. Gürcüce belli oranda Rusça etkisinde şekillenmiştir. Lehçelerimizin bir farkı da kalıp ifadelerden kaynaklanır. Bizde kelimeler ve kalıplar eski manaları korunarak günümüze gelmiştir çoğunlukla, aynısı st. Gürcüce için yer yer söylenemez. Bizde korunan bazı gramer kalıpları mevcuttur st. Gürcüce'de kaybolmuş, keza tam tersi geçerli (Macahel şivesinde şimdiki-geniş-gelecek zaman çekimindeki üçlü ayrım st. Gürcüce'de geniş zamanın şimdiki zaman çekimiyle ifade edilmesiyle ikiye düşer, kronojik açıklamasını bilmiyorum).
Öte yandan ilginç bir şekilde Türkçe'den geçmiş bir kip varmış sanıyorum Düzce Gürcüleri'nin şivelerinde; "modisene" (gelsene) ifadesini "modi" (gel) + "-sene" (Türkçe'deki -sene/-sana) şeklinde türetmişler misal, malesef kaynağı hatırlamıyorum. Keza rahmetli nineme kahverengi ne demek diye sorduğumda bi an hatırlayamayıp "ts'itelimsi" (kırmızımsı) demişti, "ts'iteli" (kırmızı) + "-imsi" (Türkçe'deki -ımsı/-imsi) diye türettiğini çok sonra fark etmiştim. Başka benzeşmeler az da olsa Rusça'dan Gürcüce'ye olacak şekilde orada da gerçekleşmiş sanıyorum.
Kartvelian sub'ında bir sürü kaynak mevcut, ancak gramer için H. Arason'un ve G. Hewitt'in, fiiller için T. Makharoblidze'nin kaynakları altın değerinde haberiniz olsun. Garnett Press'in (2006) Gürcüce-İngilizce sözlüğü de hayli kapsamlı. Hepsine ve daha fazlasına dijital olarak ulaşabilirsiniz. Rusça kaynaklar İngilizce kaynaklardan, onlar da Türkçe kaynaklardan daha fazlalar. Yazıdaki hatalar bana ait, affola.
net'a sakmem gigiqolayos da gigitavos ğmertis nebit; mşvidobit mk'ith'velebo.
submitted by djoou to Chveneburi [link] [comments]


2024.05.17 08:50 bot_olini Sofía Rivera Torres deja proyecto en medio de polémica con Lucerito: No lo puedo creer

Sofía Rivera Torres deja proyecto en medio de polémica con Lucerito: No lo puedo creer submitted by bot_olini to Mexico_Videos [link] [comments]


2024.05.17 08:42 djoou To Save Or Not To Save

English:
Communities through generations live by traditions, and it is usually those traditions that bind them and give them an identity, in addition to the shared values and memories and interests among its members. Therefore a community and its identity may be built upon a set of traditions, moral values, memories of old and temporary iterests.
In our case, when the Çveneburi identity was established, all of these were present: -in reverse order- almost all of Çveneburis were newly arrived migrants who were seeking shelter and means to live by, all had the memory of leaving one's home -and maybe family- and belongings behind involuntarily, all shared a system of morality upon the religion of Islam, and lastly their shared and slightly varied traditions (linguistic, marital, military, administrative, scientific, culinary, medical or regarding to art, superstitions, good manners, industry, architecture etc).
Upon generations, what is left in common among their descendants, us, is their memory. This isn't simply 'all bad' or 'all good', as neither were their traditions completely perfect nor all disgraceful.
And it isn't others who are likely to keep such traditions alive, but us and those who partake in this with us (since we aren't a closed society, every sympathizer is welcome, who will share our concerns). "Why though? Is it worth it?", you may ask. Well, it's up to you, it's about how you feel about this.
If traditions that are beneficial for us or the society in which we live is kept alive or revived, that's a net positive. Surely this is voluntary, yet demanding. But if there are any individuals who are willing to keep them alive, to learn them and maybe even better them, it is best done in cooperation (however, it can be done individually as well). This effort may or may not mean something at the end to some, but we don't know what will follow it for now, so every participant and each tiny effort is welcome, at least for me. And it isn't hard to guess that this is also true for many.
.
Türkçe:
Toplumlar nesiller boyu gelenekler uyarınca yaşarlar, onları birbirine bağlayan ve onlara kimliklerini veren de genellikle bu geleneklerdir; aralarında paylaştıkları değerler ve hatıralar ve çıkarlar. Öyle ki toplulukları ve kimliklerini bir dizi gelenek, ahlaki yargılar, eskinin hatıraları ve geçici çıkarlar şekillendirir.
Bizim vakamıza gelirsek, Çveneburi kimliği şekillenirken bu koşulların hepsi mevcuttu: -ters sırayla- hemen hepsi yeni yerleşmiş göçmenlerdiler ve yaşayacakları bir yer ile geçimlerini ikame etmenin yolunu arıyorlardı, hepsinin hatrında evini/memleketini -ve bazı vakalarda ailesini- ve mülkünü gönülsüzce geride bırakmışlıkları vardı, İslam inancı uyarınca paylaştıkları birtakım ahlaki normlar mevcuttu, ve son olarak bazı ufak varyasyonlarla paylaştıkları (dilsel, askeri, idari, ilmî, tıbbî, sanatsal, mimarî yahut evliliğe, mutfağa, batıl inançalara, adab-ı muaşeretlerine, zınaî tarzlarına ve sair dair) geleneklere sahiptiler.
Nesiller geçti ve soylarından gelenler arasında, yani aramızda, ortak sadece hatıraları kaldı. Bu hâl ne 'tümden rezil' ne de 'tümden sevinilesi' bir hâldir, zira mevzu bahis gelenekler ne tümden rezil ne de tümden mükemmeldiler.
Bu gelenekleri koruyacak olanlar tabi ki 'başkaları' olmasa gerek; eğer birileri koruyacaksa o biziz, ve bir de bu işte bize ortak olmak isteyenler (zira biz kapalı bir toplum değiliz, bize muhabbet besleyip derdimizi paylaşan herkese aramızda yer var). Neden böyle bir işe girişeyim diyebilirsiniz, pek tabii herkesin hakkı, haliyle bu yönde ne karar vereceğiniz tamamiyle keyfinize kalmış.
Bize yahut içinde yaşadığımız topluma faydası olan gelenekler canlı tutulur veya hayata döndürülürse, bu net bir kazançtır. Bu elbette gönüllüce yapılacak ancak uğraştırıcı bir iş. Yine de, eğer bu işi yapmak isteyenler varsa, bunun en optimal yolu beraber çalışmak (tabi ki şahsî çaba ile de bunu başarmak mümkün). İşin sonunda nereye varıldığı hakkında bir kafa karışıklığı olması bittabi olasılık dahilinde, ancak buna dair önceden bir tespit yapmak mümküm değil, haliyle her katılımcı ve her ufak çaba takdîre şayandır, en azından kanımca. Bunun pekala başka pek çok kişi için de böyle hissettireceğini tahmin etmek zor değil.
.
Gurculad, z'alvan mok'led (ho vitsi ver geygonept ama ra vkna, devts'erona megobrebo):
Tu gvinda rom çveneburobam, çvenma vinobam da ertobam itsotsh'los da galamazdes, çven unda h'el ar vaqop'niyept da davitsavept ratsh'as dagvç'irdeba çveneburobis rom gadarçenobastin. Eseni ratsh'ayebiya çveni ded-mameptan, ocah'eptan rom dagvrça. Tkvens gindat tu gadavurçot çveneburoba, mart'o an ertat vecengebit. Ertat impo yoliya, ama mart'os ikneba. Es sakme ar mart'vay çventin k'arkiya, sh'veptinas k'arkiya vins çventan ertat tsotsh'lops soplebşi, şehrebşi. Tsot'a an bevri, ratsh'as tu vizamt, k'arkiya. Mogesalmebit sunqvelas.
submitted by djoou to Chveneburi [link] [comments]


2024.05.17 07:31 celoxyy Kargo Kolim - Baskılı E-Ticaret Kutuları

Kargo Kolim e-ticaret firmalarının ürünlerini kendi logolarını taşıyan kutularla göndermelerini sağlayan yenilikçi bir platformdur. Bu hizmet, markaların hem görünürlüğünü artırır hem de müşteri sadakatini pekiştirir. Kendi logonuzla markalanmış kutular, ürünlerinizin teslim edilme sürecinde bile markanızın tanınmasını sağlar ve müşterilerinize profesyonel bir izlenim bırakır.Kargo Kolim'in sunduğu bu benzersiz hizmet, özellikle marka bilinirliğini artırmak isteyen firmalar için idealdir. Markalanmış kutular, müşterilerinizin ürünlerinizi aldıklarında marka logonuzu görmelerini sağlar, bu da markanızın akılda kalıcılığını artırır. Profesyonellik algısını yükselten bu kutular, müşterilerinizde güven oluşturur ve markanızın saygınlığını pekiştirir.Güvenlik açısından da Kargo Kolim önemli avantajlar sunar. Kendi logonuzla markalanmış kutular, ürünlerinizin tam olarak sizden geldiğini ve sahte olmadığını garanti eder. Özellikle değerli veya hassas ürünler satan firmalar için bu, büyük bir avantajdır. Müşterileriniz, sipariş ettikleri ürünlerin orijinalliğinden emin olurken, siz de markanızın güvenilirliğini korumuş olursunuz.Müşteri etkileşimini artırmak da Kargo Kolim ile mümkün. Markalanmış kutular, müşterilerinizle doğrudan iletişim kurmanın yeni bir yolunu sunar. Kutuların üzerine ekleyebileceğiniz özel mesajlar veya kampanya duyuruları ile müşterilerinizin ilgisini çekebilir, onları sadakat programlarına yönlendirebilirsiniz. Ayrıca, bu kutular geri bildirim toplamak için de harika bir araçtır. Müşterilerinizi web sitenizdeki anketlere katılmaya veya size e-posta ile geri bildirim göndermeye teşvik edebilirsiniz.Çevresel sürdürülebilirlik de Kargo Kolim'in önemli bir avantajıdır. Geri dönüştürülebilir malzemeler kullanarak çevresel etkinizi azaltabilir ve daha az ambalaj kullanımı ile doğayı koruyabilirsiniz. Bu, hem markanızın çevreye duyarlılığını gösterir hem de müşteri nezdinde olumlu bir imaj yaratır.Kargo Kolim, e-ticaret firmalarına sunduğu markalı kutu hizmeti ile müşteri deneyimini ve marka algısını üst seviyeye taşır. Kendi logonuzla markalanmış kutular kullanarak ürünlerinizi daha çekici hale getirebilir, müşteri memnuniyetini artırabilir ve çevresel sürdürülebilirliği destekleyebilirsiniz. E-ticaret dünyasında öne çıkmak isteyen firmalar için Kargo Kolim, stratejik bir çözüm sunar.
submitted by celoxyy to forumtanitim [link] [comments]


2024.05.17 03:30 jetskicii şu figürü nerden bulabilirim ?

şu figürü nerden bulabilirim ? submitted by jetskicii to swaggybark [link] [comments]


2024.05.17 02:01 NaTrave [Post-Match Thread] Taça Conmebol Libertadores: Universitario 0 x 1 Botafogo

[Encerrado] Universitario 0 x 1 Botafogo

Gols Universitario: N/D Gols Botafogo: Jeffinho (31/2T)
Escalações:
Universitario (3-5-2) Botafogo (4-3-3)
Britos, Corzo, Riveros, Di Benedetto, Andy Polo, Murrugarra (Concha), Ureña (Dorregaray), Pérez Guedes (Calcaterra), Portocarrero, Edison Flores (Christofer Gonzáles), Valera (Rivera) John Victor, Damián Suárez, Lucas Halter, Bastos, Hugo, Danilo Barbosa (Gregore), Marlon Freitas, Tchê Tchê (Patrick de Paula), Luiz Henrique (Jeffinho), Savarino (Yarlen), Júnior Santos
Suplentes: Suplentes:
Diego Romero, Ancajima, Saravia, Guzmán, Bolívar, Cabanillas, Celi Gatito Fernández, Raul, Mateo Ponte, Alexander Barboza, Jacob Montes, Eduardo, Segovia, Fabiano
Técnico: Fabián Bustos Técnico: Artur Jorge
Arbitragem: Cristián Garay (Árbitro Principal), Alejandro Molina (Assistente 1), Gabriel Ureta (Assistente 2), Andrés Merlos (Quarto Árbitro)
Estatísticas
Universitario Estatística Botafogo
57% Posse de Bola 43%
0.59 Gols Esperados (xG) 0.5
2/16 (12%) Finalizações Certas/Total 1/5 (20%)
6 Finalizações Erradas 4
8 Chutes Bloqueados 0
0 Defesas de Goleiro 2
0 Chances Claras 1
299/392 (76%) Passes Certos/Total 223/312 (71%)
11 Escanteios 0
34 Cruzamentos 10
1 Impedimentos 3
10 Tiro Livre 15
28 Arremessos Laterais 28
0 Ataques 0
0 Ataques Perigosos 0
16 Faltas 10
23 Desarmes 11
5 Tiro de Meta 7
2 Cartões Amarelos 2
0 Cartões Vermelhos 0

Vídeos

N/D
Match Thread: https://www.reddit.com/botafogo/comments/1ctnsc5/match_thread_taça_conmebol_libertadores/
submitted by NaTrave to botafogo [link] [comments]


2024.05.17 02:01 NaTrave [Post-Match Thread] Taça Conmebol Libertadores: Universitario 0 x 1 Botafogo

[Encerrado] Universitario 0 x 1 Botafogo

Gols Universitario: N/D Gols Botafogo: Jeffinho (31/2T)
Escalações:
Universitario (3-5-2) Botafogo (4-3-3)
Britos, Corzo, Riveros, Di Benedetto, Andy Polo, Murrugarra (Concha), Ureña (Dorregaray), Pérez Guedes (Calcaterra), Portocarrero, Edison Flores (Christofer Gonzáles), Valera (Rivera) John Victor, Damián Suárez, Lucas Halter, Bastos, Hugo, Danilo Barbosa (Gregore), Marlon Freitas, Tchê Tchê (Patrick de Paula), Luiz Henrique (Jeffinho), Savarino (Yarlen), Júnior Santos
Suplentes: Suplentes:
Diego Romero, Ancajima, Saravia, Guzmán, Bolívar, Cabanillas, Celi Gatito Fernández, Raul, Mateo Ponte, Alexander Barboza, Jacob Montes, Eduardo, Segovia, Fabiano
Técnico: Fabián Bustos Técnico: Artur Jorge
Arbitragem: Cristián Garay (Árbitro Principal), Alejandro Molina (Assistente 1), Gabriel Ureta (Assistente 2), Andrés Merlos (Quarto Árbitro)
Estatísticas
Universitario Estatística Botafogo
57% Posse de Bola 43%
0.59 Gols Esperados (xG) 0.5
2/16 (12%) Finalizações Certas/Total 1/5 (20%)
6 Finalizações Erradas 4
8 Chutes Bloqueados 0
0 Defesas de Goleiro 2
0 Chances Claras 1
299/392 (76%) Passes Certos/Total 223/312 (71%)
11 Escanteios 0
34 Cruzamentos 10
1 Impedimentos 3
10 Tiro Livre 15
28 Arremessos Laterais 28
0 Ataques 0
0 Ataques Perigosos 0
16 Faltas 10
23 Desarmes 11
5 Tiro de Meta 7
2 Cartões Amarelos 2
0 Cartões Vermelhos 0

Vídeos

N/D
Match Thread: https://www.reddit.com/futebol/comments/1ctnsdp/match_thread_taça_conmebol_libertadores/
submitted by NaTrave to futebol [link] [comments]


2024.05.16 23:32 HyvinHil7aa Age Of Excuse'u Sevmeyi Çok Denedim Ama Her Deneyişimde Bu Albümden Çok Sıkıldım

Age Of Excuse'u Sevmeyi Çok Denedim Ama Her Deneyişimde Bu Albümden Çok Sıkıldım

hadi durmayın, siz de anamı sikin
Ben 2022'ye kadar bm dinleyenlerle taşşak geçen bir extreme metal dinleyicisiydim. Bir arkadaşımın bana exercises in futility albümünü önermesiyle bu türe sevgi beslemeye başladım diyebilirim. Öncesinde mayhem, bathory, emperor, darkthrone, burzum vs. denemiştim ve bunlar hiç hoşuma gitmeyince black metalcilerle taşşak geçmeye başlamıştım. Fakat Mgla bu naçizane deathcore bağımlısı 2022 mode hyvin'e black metale sempati uyandırtan ilk albümdür.
Tabii bu albümü 5-6 kez dinledikten ve bayıldıktan sonra insan aynı grubun diğer albümlerine de bakıyor. Hemen 2019 yapımı diğer albümleri age of excuse'u açtım, girişi çok hoş daha kaotik filan ama sarmadı. Neyse bu zamanlarda hala deathcore dönemimdeydim ve 2023'ün ortalarına kadar main deathcore dinlemeye devam ettim. Deathcore'da artık istediğim müzikal doygunluğu alamamaya başlayınca (her yeni dinlediğim albüm aynı gelmeye başlamıştı.) ben de black metale daha çok şans vermeye başladım. sonrasında batushka, panzerfaust, apati, totalselfhatred, thy light vs. iyice black metalci olma yolunda emin adımlar atmaya başladım.
mgla'nın önce mdtosci ep'sini dinledim ve gayet beğendim. Age Of Excuse'u bi daha dinledim yine sarmadı. Groza ve With Hearts Toward None albümlerini dinledim ve beğendim. Yine Age Of Excuse dinledim sarmadı. Sonra kriegsmachine'den apocalypticists ve enemy of man dinledim, beğendim. Sonra arkadaşlarımın o kadar beğendiği age of excuse albümünü dinledim. her seferinde olduğu gibi bitiremeden kapattım. Belki şu ana kadar 10 kere şans verdiğim bu albümü dişçi randevuma giderken otobüste baştan sona dikkatlice dinlemeye karar verdim. Sorun bu albümde olamazdı çünkü bariz hatalar dahi bulamıyordum albümle alakalı, sadece sevemiyordum...
Şimdi ise bu bariz hataları buldum gibi...
Öncelikle bunun için mgla'nın yapısını anlamamız gerekiyor. mgla grubunda songwriting sadece 2 kişiye aittir. davulcu darkside ve diğer her şeyi yazan mikolaj abimiz. kriegsmachine de de mgla da da aynı durum söz konusu. bu ikilinin ep'leri de sayarsan en az 10 albümleri var. durum böyleyken aradan bazı işlerinin kötü olması kaçınılmaz dersin ama benim için cidden age of excuse dışında bu ikili her zaman dengeyi bulabilmiş ve çok iyi albümler çıkartabilmişler.
age of excuse da ise bu ikili uyuşamamış. evet bütün problem bence bundan ibaret. davullar aşırı komplike ama gitarlar sanki atmosferik bm albümü gitarı gibi. gitar rifflerindeki giriş gelişme sonuç bağlamaları bu albümde asla mevcut değil. normalde riffleri varyasyonlandırıp şarkılara dinamik katan mikolaj abimiz bu albümde ilk saniyelerde çaldığı rifflerin birebir aynısını şarkının ortasında da sonunda da çalıyor asla değiştirmeden.
aynı durumu uada dinlerken yaşadım bu sebeple o gruba da çok ısınamamıştım. o grubun da davulları çok önden giderken gitarları çok sabit kalıyordu.
age of excuse'u dinlerken ilk 2 şarkıya bayılıp sonrasında albümden sıkılmaya başladım hep. çünkü dikkatlı dinlerseniz bu dediğim durum ilk 2 şarkıda mevcut değil, size sürekli aynı şeyleri dinletmiyorlar bu şarkılarda. ben de artık age of excuse 1 ve 2 canım çektiğinde onlara ayrı bi ep muamelesi yapıp bu ikisini dinliyorum sadece. çünkü bütün mgla diskografini bitirmiş birisi olarak söylüyorum age of excuse 3-6 kadar tekdüze gitarlar bu grubun herhangi bir şarkısında asla yok. en az bilinen albümün en arkadaki şarkıları bile bu şarkılardan daha detaylı.
aynı ekip bir yıl öncesinde bizlere apocalypticists albümünü verdiği için bana bi tık bu albüm aceleye gelmiş gibi geliyor çünkü gözlemlediğim kadarıyla ep'ler hariç 1 yıl arayla 2 albüm yayınladıkları tek zaman bu zaman. yani 2 yılda 1.5 albüm yapmakta çok kez başarılı olmuş bu iki mükemmel adam 2 yılda 2 albüm yapınca 2.sinde büyük eksikliklere yol açmışlar.
arkadaşlar etrafımda benim dışımda herkes bu albümü seviyor. ben de en az 10 kez dinledim şu albümü. arkadaşlarım da dahil siz de dahil herkes seviyor şu siktiğimin albümünü bi ben sevemiyorum. ayrıyeten mgla açık ara en sevdiğim bm grubu ve kimse benim gibi hissetmezken tek başıma net bir şekilde bu albümü sevmemek koyuyor. özellikle albümü seven arkadaşlardan detaylı yorumlarını bekliyorum. lütfen albümü başından sonuna severek dinleyenler albüm hakkında yorumda bulunsun.
şimdiden teşekkürler.
submitted by HyvinHil7aa to blackmetalTR [link] [comments]


2024.05.16 23:00 NaTrave [Match Thread] Taça Conmebol Libertadores: Universitario x Botafogo

[Encerrado] Universitario 0 x 1 Botafogo

Gols Universitario: N/D Gols Botafogo: Jeffinho (31/2T)
Taça Conmebol Libertadores - Fase de grupos Estádio: Monumental de Lima Data: 16 de Maio de 2024, 19:00 Transmissão: Paramount+ Link para Live Match Thread Post-Match Thread: https://www.reddit.com/futebol/comments/1ctrqlw/postmatch_thread_taça_conmebol_libertadores/
Escalações:
Universitario (3-5-2) Botafogo (4-3-3)
Britos, Corzo, Riveros, Di Benedetto, Andy Polo, Murrugarra (Concha), Ureña (Dorregaray), Pérez Guedes (Calcaterra), Portocarrero, Edison Flores (Christofer Gonzáles), Valera (Rivera) John Victor, Damián Suárez, Lucas Halter, Bastos, Hugo, Danilo Barbosa (Gregore), Marlon Freitas, Tchê Tchê (Patrick de Paula), Luiz Henrique (Jeffinho), Savarino (Yarlen), Júnior Santos
Suplentes: Suplentes:
Diego Romero, Ancajima, Saravia, Guzmán, Bolívar, Cabanillas, Celi Gatito Fernández, Raul, Mateo Ponte, Alexander Barboza, Jacob Montes, Eduardo, Segovia, Fabiano
Técnico: Fabián Bustos Técnico: Artur Jorge
Arbitragem: Cristián Garay (Árbitro Principal), Alejandro Molina (Assistente 1), Gabriel Ureta (Assistente 2), Andrés Merlos (Quarto Árbitro)

Lances

Começa o Primeiro Tempo! 00/1T Estáaaaa valendo! Bola em jogo no estádio Monumental de Lima. 04/1T 🟨 Cartão amarelo para Di Benedetto - Zagueiro é punido por falta dura em Júnior Santos, que saía em contra-ataque. 27/1T E o VAR? Boa jogada pelo lado esquerdo do Botafogo. Júnior Santos cruza, Di Benedetto corta, a bola bate em Luiz Henrique e volta na mão do zagueiro. Árbitro manda o lance seguir. 31/1T Finalizações. Universitario 7 x 1 Botafogo. 31/1T Posse de bola. Universitario 54% x 46% Botafogo. 45/1T Mais dois! Vamos aos 47 no primeiro tempo. 45/1T ⏱️ Termina o Primeiro Tempo!   Começa o Segundo Tempo! 00/2T 🔃 Substituição no Botafogo: SAIU: Luiz Henrique, ENTROU: Jeffinho. 00/2T Apita o árbitro! Começa o segundo tempo! 07/2T Que perigo! Jogada da direita para a esquerda no ataque do Universitario. Ureña levanta no segundo pau, Portocarrero cabeceia para o meio, a bola bate em Luiz Henrique e quase engana John. 09/2T Só dá ele! Portocarrero participa de praticamente todas as ações ofensivas do Universitario. Lateral cruza rasteiro, Bastos corta mal e John jogada para escanteio. 10/2T John defende! Cobrança de escanteio na marca do pênalti, Di Benedetto sobe mais alto e testa para a defesa do goleiro no meio do gol. 12/2T Finalizações. Universitario 13 x 2 Botafogo. 13/2T Bastos tira tudo! Zagueiro angolano salva o Botafogo após mais uma investida de Portocarrero. Bastos evita finalização de cabeça de Flores. 16/2T 🟨 Cartão amarelo para Ureña - Volante apela e puxa Tchê Tchê no meio de campo. 18/2T Não pode perder, Luiz Henrique! Júnior Santos recebe pelo meio, corta para dentro e descola excelente passe para Luiz Henrique. Atacante invade a área e chuta de canhota, mas erra muito o alvo. 20/2T 🔃 Substituição no Universitario: SAIU: Valera, ENTROU: Rivera. 20/2T 🔃 Substituição no Universitario: SAIU: Edison Flores, ENTROU: Christofer Gonzáles. 24/2T Posse de bola. Universitario 55% x 45% Botafogo. 29/2T 🔃 Substituição no Universitario: SAIU: Murrugarra, ENTROU: Concha. 29/2T 🔃 Substituição no Universitario: SAIU: Pérez Guedes, ENTROU: Calcaterra. 30/2T 🟨 Cartão amarelo para Danilo Barbosa - Volante é punido por falta dura em Gonzáles. 31/2TGol do Botafogo! Gol de Jeffinho! Zaga do Universitario falha e Savarino fica com a bola para passe de primeira para o atacante avançar livre, invadir a área e tocar na saída de Britos. Resultado vai dando a vaga às oitavas ao Botafogo. 33/2T 🔃 Substituição no Botafogo: SAIU: Danilo Barbosa, ENTROU: Gregore. 34/2T 🔃 Substituição no Universitario: SAIU: Ureña, ENTROU: Dorregaray. 43/2T 🟨 Cartão amarelo para Bastos - Zagueiro é punido por falta dura. 43/2T 🔃 Substituição no Botafogo: SAIU: Savarino, ENTROU: Yarlen. 43/2T 🔃 Substituição no Botafogo: SAIU: Tchê Tchê, ENTROU: Patrick de Paula. 45/2T Mais cinco! Segundo tempo vai aos 50 minutos! 50/2T ⏱️ Termina o Segundo Tempo!   Fim de Jogo!
submitted by NaTrave to futebol [link] [comments]


2024.05.16 23:00 NaTrave [Match Thread] Taça Conmebol Libertadores: Universitario x Botafogo

[Encerrado] Universitario 0 x 1 Botafogo

Gols Universitario: N/D Gols Botafogo: Jeffinho (31/2T)
Taça Conmebol Libertadores - Fase de grupos Estádio: Monumental de Lima Data: 16 de Maio de 2024, 19:00 Transmissão: Paramount+ Link para Live Match Thread Post-Match Thread: https://www.reddit.com/botafogo/comments/1ctrqn8/postmatch_thread_taça_conmebol_libertadores/
Escalações:
Universitario (3-5-2) Botafogo (4-3-3)
Britos, Corzo, Riveros, Di Benedetto, Andy Polo, Murrugarra (Concha), Ureña (Dorregaray), Pérez Guedes (Calcaterra), Portocarrero, Edison Flores (Christofer Gonzáles), Valera (Rivera) John Victor, Damián Suárez, Lucas Halter, Bastos, Hugo, Danilo Barbosa (Gregore), Marlon Freitas, Tchê Tchê (Patrick de Paula), Luiz Henrique (Jeffinho), Savarino (Yarlen), Júnior Santos
Suplentes: Suplentes:
Diego Romero, Ancajima, Saravia, Guzmán, Bolívar, Cabanillas, Celi Gatito Fernández, Raul, Mateo Ponte, Alexander Barboza, Jacob Montes, Eduardo, Segovia, Fabiano
Técnico: Fabián Bustos Técnico: Artur Jorge
Arbitragem: Cristián Garay (Árbitro Principal), Alejandro Molina (Assistente 1), Gabriel Ureta (Assistente 2), Andrés Merlos (Quarto Árbitro)

Lances

Começa o Primeiro Tempo! 00/1T Estáaaaa valendo! Bola em jogo no estádio Monumental de Lima. 04/1T 🟨 Cartão amarelo para Di Benedetto - Zagueiro é punido por falta dura em Júnior Santos, que saía em contra-ataque. 27/1T E o VAR? Boa jogada pelo lado esquerdo do Botafogo. Júnior Santos cruza, Di Benedetto corta, a bola bate em Luiz Henrique e volta na mão do zagueiro. Árbitro manda o lance seguir. 31/1T Finalizações. Universitario 7 x 1 Botafogo. 31/1T Posse de bola. Universitario 54% x 46% Botafogo. 45/1T Mais dois! Vamos aos 47 no primeiro tempo. 45/1T ⏱️ Termina o Primeiro Tempo!   Começa o Segundo Tempo! 00/2T 🔃 Substituição no Botafogo: SAIU: Luiz Henrique, ENTROU: Jeffinho. 00/2T Apita o árbitro! Começa o segundo tempo! 07/2T Que perigo! Jogada da direita para a esquerda no ataque do Universitario. Ureña levanta no segundo pau, Portocarrero cabeceia para o meio, a bola bate em Luiz Henrique e quase engana John. 09/2T Só dá ele! Portocarrero participa de praticamente todas as ações ofensivas do Universitario. Lateral cruza rasteiro, Bastos corta mal e John jogada para escanteio. 10/2T John defende! Cobrança de escanteio na marca do pênalti, Di Benedetto sobe mais alto e testa para a defesa do goleiro no meio do gol. 12/2T Finalizações. Universitario 13 x 2 Botafogo. 13/2T Bastos tira tudo! Zagueiro angolano salva o Botafogo após mais uma investida de Portocarrero. Bastos evita finalização de cabeça de Flores. 16/2T 🟨 Cartão amarelo para Ureña - Volante apela e puxa Tchê Tchê no meio de campo. 18/2T Não pode perder, Luiz Henrique! Júnior Santos recebe pelo meio, corta para dentro e descola excelente passe para Luiz Henrique. Atacante invade a área e chuta de canhota, mas erra muito o alvo. 20/2T 🔃 Substituição no Universitario: SAIU: Valera, ENTROU: Rivera. 20/2T 🔃 Substituição no Universitario: SAIU: Edison Flores, ENTROU: Christofer Gonzáles. 24/2T Posse de bola. Universitario 55% x 45% Botafogo. 29/2T 🔃 Substituição no Universitario: SAIU: Murrugarra, ENTROU: Concha. 29/2T 🔃 Substituição no Universitario: SAIU: Pérez Guedes, ENTROU: Calcaterra. 30/2T 🟨 Cartão amarelo para Danilo Barbosa - Volante é punido por falta dura em Gonzáles. 31/2TGol do Botafogo! Gol de Jeffinho! Zaga do Universitario falha e Savarino fica com a bola para passe de primeira para o atacante avançar livre, invadir a área e tocar na saída de Britos. Resultado vai dando a vaga às oitavas ao Botafogo. 33/2T 🔃 Substituição no Botafogo: SAIU: Danilo Barbosa, ENTROU: Gregore. 34/2T 🔃 Substituição no Universitario: SAIU: Ureña, ENTROU: Dorregaray. 43/2T 🟨 Cartão amarelo para Bastos - Zagueiro é punido por falta dura. 43/2T 🔃 Substituição no Botafogo: SAIU: Savarino, ENTROU: Yarlen. 43/2T 🔃 Substituição no Botafogo: SAIU: Tchê Tchê, ENTROU: Patrick de Paula. 45/2T Mais cinco! Segundo tempo vai aos 50 minutos! 50/2T ⏱️ Termina o Segundo Tempo!   Fim de Jogo!
submitted by NaTrave to botafogo [link] [comments]


2024.05.16 22:46 offairarcade What to do in San Jose: 5/16 thru 5/19

Heya! I posted this in /SanJose as well, but you happen to be in or around the South Bay, here are some fun things that are happening around here this week:

Thursday, 5/16

Friday, 5/17

Saturday, 5/18

Sunday, 5/19

Thanks so much for reading!

You can get this entire post emailed to you each week in my newsletter.
If you have other stuff you’d like people to know about, drop ‘em in the comments! 🙂
submitted by offairarcade to bayarea [link] [comments]


2024.05.16 21:42 efey4kupkarahanli Sevgilimi Takside Çaktırmadan Siktiler

Sevgilim Ayşe 24 yaşında, sarışın ela gözlü 1.70 boylarında vücudu neredeyse 90 60 90 ölçülerde, yüzüde çok kibar çok güzeldir. Sevgilim diye demiyorum genel olarak çok hoş ve tatlı bir kızdır. Bende Tuna, 27 yaşında 1.80 boyunda esmer kahverengi gözlü normal kalıplı biriyim.Anlatacağım olay 2018 14 Şubat sevgililer gününde gerçekleştiAyşe'yle bir süre görüşememiş ve bir birimizi çok özlemiştik. Planımızda AVM gezmesi sonra başka bir AVM?de güzel bir restoranda akşam yemeği vardı. Ayşe o gün gideceğimiz akşam yemeğine hazır, bol beyaz kazağı, altına siyah beyaz dama desenli mini eteği ve altına diz hizasında uzun çizmelerini giymişti. Hava soğuk olduğu için bej pardösüsü üzerindeydi ama boyu neredeyse eteğiyle aynı yerde bittiği için sanki pardösünün altında çizmelerine kadar bir şey giymemiş gibi gözüküyordu, sevgilimi o şekilde ilk gördüğümde adeta yüreğim tekledi, kelimenin tam anlamıyla nefes kesici gözüküyordu. Kavuşur kavuşmaz kollarını boynuma dolayıp sıkı sıkı sarıldı, sonunda o güzel kokusunu ciğerlerimin derinliklerine kadar çelebilmek beni çok mutlu etmişti.AVM?de gezip rutin aktivitelerimizi yapıp zaman geçirirken saate çok bakmamamızın başımıza dert açacağı aklımıza gelmemişti. Kararlaştırdığımız çıkış saatini 20 dakika geçmiştik. Sevgililer günü olduğu için rezervasyonun çok önemi vardı yoksa düzgün bir yer bulamama şansımız yüksekti.AVM'den çıkıp acelemiz olduğu için taksi durağına yöneldik, taksiden sonra metrobüsle hedefimize ulaşmayı planlıyorduk, hava kararmıştı ve lapa lapa kar yağıyordu. Durakta taksi yoktu ilk geleceği beklemeye başladık, 5 dakika sonra caddenin girişinde iki kisi dikkatimi çekti sanırım onlarda taksi bekliyorlardı, umarım bizden önce atlamazlar diye içimden geçirdim çünkü doğru bekleme yeri bizim beklediğimiz yerdi. 5 dakika daha sonra bir taksi belirdi ve tahmin ettiğim gibi bu ikili taksiye el işareti yapıp durdurmaya çalıştılar ama taksi durmadı, bizim önümüzden durağa girdi bizde hemen binmek için ona doğru yöneldik, zaten ne olduysa o ara oldu. Biz ilerlerken bu ikili arkamızda koşarak gelip seslenmeye başladılar onlar daha önce gelmişlerde, biz hazıra konuyormuşuzda, baya bir söylendikten sonra bende çok uzatmadan hakkımızı arayıp bir sonraki seferde doğru bekleme yerinde beklemelerini önerdim, bu sırada ortamın tansiyonu yükseliyor Ayşe'de beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Bende durumun kontrol altında olduğunu ifade etmek için kapıyı açtım ve Ayşe'ye binmesini işaret ettim oda bindi. Ayşe'nin binmesi adamlardan birini iyice sinirlendirdi, bağırmaya başlayınca taksi şoförü indi adamı susturup bana döndü, Beyfendi siz haklısınız ama bir yerde onlarda haklı bu havada uzun süre beklemişler benim önerim bu kar kıyamette taksiyi paylaşın zaten çok zor geldim sonraki taksi 1 saate ya gelir ya gelmez dedi. Ben kabul etmeye yanaşmayınca sinirli herif daha çok bağırıp asıl onların paylaşmak istemediğini söyledi. Tansiyon çok yükselmişti, artık taksi şoförüde sinirlenip, ya hepiniz gelirsiniz ya da hiç birinizi almam, köşe başında bir tur daha atıp ilk gördüğüm müşteriyi taksiye alıp basıp giderim, bu saatte uğraşıcam diye kızdı. O bu şekilde çıkışınca öfkemi dizginleyebilmiştim, gerçekten acelemiz vardı, istemeden mecbur taksiyi paylaşmayı kabul ettim ve Ayşe'nin yanına bindim.Tartışma sonrası mecbur adamlarla taksiyi paylaşmak zorunda kalmıştık. Ayşe'yle ben arkada, adamlardan biri öne diğer asıl gıcık olanda şoför koltuğunun arkasına Ayşe'nin yanına binmişti. Bu durumdan hiç memnun değildim zaten ikisine de çok gıcık olmuştum, tartışmamız neredeyse kavgaya kadar gidiyordu ama metrobüse kadar normal şartlarda 10-15 dakikalık bir yolumuz vardı o yüzden daha fazla tadımız kaçmasın diye kendime hakim olup konuyu uzatmamaya karar verdim. Yerleşip yola çıktıktan sonra durumdan rahatsızlık duyduğum için ara sıra Ayşe'nin yanındaki adamı kontrol ediyordum. Biraz zaman geçtikten sonra fark ettiğim şey yüzünden iyice tepem attı, adam çaktırmadan Ayşe'nin bacaklarına bakmaya çalışıyor gibiydi ama pardösü montu etek gibi olmadığından kızın bacaklarını iyi örtüyordu sadece dizlerinin iki üç parmak kadar kısmı açıkta kalmıştı, adamın gözleri her fırsatta oraya odaklanıyordu. Yola çıkıp biraz gittikten sonra taksi şoförü trafik nedeniyle bir ara sokağa girdi, iş çıkışı saati üzerine birde kar olunca her yer kilitti, taksiyi kaçırsaydık bir sonraki muhtemelen 30 dakika hatta 1 saatten erken gelemezdi. Ara sokakta ilerlerken, sokağın yarısına geldiğimizde önümüzdeki araca, yan tarafından caddeye çıkmak isteyen başka bir araç duramayarak çarptı. Araçların sürücüleri çıkıp hasara bakıp tartışırken bizde mecbur kala kalmıştık, bizim taksi şoförü en sonunda dayanamayıp işleri hızlandırmak için izin isteyip taksiden çıktı. Zamanımız daralıyordu ve bu durum beni iyiden iyiye germeye başlamıştı. Bu sırada hava soğuk olmasına rağmen şoför içeriyi hamam gibi yapmıştı bize de iyice sıcak basmıştı, benim montumu çıkarmamdan hemen sonra Ayşe de artık sıcağa dayanamayıp montunu çıkarıp kucağına koydu, kucağına koydu koymasına ama artık pürüzsüz bacakları eteğinin yanından kavgacı adama neredeyse temas halindeydi. Pislik sevgilimin hareketlenmesi bitince bu durumu kaçırmamıştı, öne eğilmiş telefonuyla ilgileniyor gibi yaparak elini neredeyse kızın dizine kadar yavaşça getirmiş o şekilde rahatça sevgilimin bacaklarına bakıyor göz ziyafeti çekiyordu. Adamın bu tavrı iyice keyfimi kaçmıştı, taksi içinde aramızda Ayşe varken adamla tartışmaya da giremiyordum. Bir şekilde rahatsızlığımı kafamdan atmaya çalışırken arada etrafa bakıyordum yoksa bende sürekli sevgilimin bacaklarına bakıyor gibi olacaktım. Etrafa bir tur baktıktan sonra tekrar döndüğümde Ayşe önünde telefonu ile uğraşıyordu ama adamın az önce telefonla uğraşan sağ elini göremedim, oysa demin sevgilimin bacaklarına neredeyse dokunacak kadar yakındı. Bende sanki şoför tarafından bir şey ilgimi çekmiş gibi biraz öne doğru eğilince durumun farkına vardım, adamın sağ elinin baş parmağı pantolonunun cebinde olacak şekilde koltuk üzerinde Ayşe'nin bacağına eteğin yan kısmının altından bitişik olduğunu gördüm, pislik benim göremediğim bir açıdan sevgilimin bacağına temas halindeydi, Ayşe hissetmiyor muydu? Hiç tepki vermemişti. Ben bunları düşünürken amacım anlaşılmasın diye tekrar arkama yaslanmıştım, adamı korkutmak ve sevgilimi kurtarmak için Ayşe'yle konuşmaya başladım. Ben konuşmaya başlayınca Ayşe panikle hemen sol bacağını sağ bacağının üstüne attı ve adamın elini görmeme engel olup biraz daha bana döndü, bende amacıma ulaştığımı sandım sonuçta sevgilim bana doğru dönüp kaymıştı artık uzaklaştığı için temas olmazdı ama adamın eli yukarı çıkmamıştı sadece ben göremiyordum. Aklım bir yandan hala rezervasyonda, hem onu uzatmak hemde adamı kontrol etmek için, Ben bir restoranı arayıp müsaitlik varsa 1 saat uzatma isteyim olmadı başka bir çözüm buluruz yoksa bu gidişle geç kalacağız dedim. Ayşe'de onaylayınca telefon edip görüşmeye başladım konuşurken etrafa bakıyormuş gibi yaptıktan sonra son olarak tekrar öne doğru eğilip baktım ama ne göreyim? Adam elini çekmediği gibi az önce elinin tersi kızın bacağına temas halindeyken şimdi elini düz çevirip Ayşe'nin sol bacağının altına kaydırmıştı, sevgilimin çıplak baldırı avucunun içindeydi. Bu ne cürret? Ne yapacaktım? Çok sinirlenmiştim anca 5 saniye sonra telefondaki ses beni kendime getirmişti, sonuç olarak şansımıza 1 saat ileriye rezervasyon yapabilmiştik. Telefonu kapatıp Ayşe'ye durumu anlatırken, ne olduğunu benim anladığımı anlamasın diye kendimi zor tutuyordum, mecbur arkama yaslanıp bir çözüm düşünmeye başladım. Ayşe'de stresten mi bilmem normalde bu kadar konuşmayan kız bu sefer baldırının serserinin biri alttan avuçlarken konu üzerine konu açıyordu, artık muhabbeti ilerletip biz dedikodu yaparken gecen 5-6 dakikadan sonra Ayşe'nin birden irkilmesiyle biraz işkillendim ama hala ne yapabilirdim bilmiyordum? Biraz daha sonra Ayşe'nin damalı mini eteğinde bir kabarıklık dikkatimi çekti, yavaş, çok usulca hareket ediyordu, dikkatli bakmasam kesin fark edemezdim. Adamın sağ eli yavaşça Ayşe'nin bacağını mini eteğinin altından turluyordu, gördüğüme inanamadım Ayşe nasıl böyle bir şeye izin verebiliyordu? Hemde aynı zamanda benimle konuşurken? Belki çaresiz benimle konuştuğu için gerekli tepkiyi veremiyordur diye düşündüm ve sanki dikkatimi camdan bir şey çekmiş gibi o tarafa döndüm, camdaki yansımadan olanları görmeye çalışıyordum. Dışarısı karanlık olduğu için benim açımdan yansıma adeta ayna gibiydi içerideki her şey rahatça gözüküyordu, ben döner dönmez Ayşe beni kontrol etti, bacaklarını düzeltip adamın elini sinirle diğer tarafa doğru ittirdi. Gördüğüm karşısında mutlu olmuştum, tahmin ettiğim gibi Ayşe fırsat bulunca pislikten kurtulmuştu ama ne yazık ki adam bu kadarla pes etmedi, elini her seferinde daha ısrarcı bir şekilde Ayşe'nin bacağına atıp serçe sıkıp okşuyordu, sevgilim adeta savaşıyor gibiydi. En sonunda eliyle kızın bacağını orta kısmından sıkıca tutup birden seslendi, Hah.. taksici sonunda geliyor dedi. O seslenince bende içgüdüsel olarak istemeden döndüm, ben dönünce Ayşe adamdan kurtulamadığı için panik olup tek çözüm pardösü montunu kucağına çekmek zorunda kalmıştı. Taksici gerçekten geliyordu ama daha önemlisi ben sevgilimi istemeden daha zor bir duruma sokmuştum, adam artık anlık olarak eli pardösünün altında gizlendiği için eminim Ayşe'nin bacağını daha özgürce okşuyordu. Sevgilime tekrar fırsat vermek için ben tekrar dışarı bakmaya başımı çevirmeye karar verdim ama ben başımı çevirmez bu sefer adam Ayşe'den önce davranıp kız kurtulamadan sol eliyle kızın sol dizini tutup kendi tarafına çekti, sevgilimin bacaklarını biraz aralanınca sağ kolunu kızın bacak arasına doğru bastırdı, Ayşe tam tepki verecekken taksi şoförü kapıyı açtı ve bindi, kapının açılmasıyla ben tekrar istemeden dönmüştüm. Ayşe taksi şoförü binerken ben fark ederim diye tepki verememiş sadece pislik serserinin eli çıplak bacaklarının arasındayken pardösüsünü iyice kucağına çekip gizlemeye çalışmıştı. Çok keyfim kaçmıştı, taksi şoförü arabayı çalıştırıp birden geri vitese takıp arkasına döndü ama dikkati yola değil sevgilim Ayşe'nin aralanmış bacakları arasına kaymış ve pardösü altında kaybolmuş serserinin eline takılmıştı, bana dönüp benim durumun farkında olmadığımı düşününce hiçbir şey yokmuş gibi tekrar yola bakıp geri çekilip araçlardan birine yol verdikten sonra yola koyulmuştuk. Taksi şoförüne de rezil olduk diye düşünürken, Ayşe'nin panikle pardösüyü kucağına doğru fazla çektiğini fark ettim. Şimdi pardösü büyük ölçüde kucağını örtüyor, dizlerinden bacaklarına kadar pardösü biraz açılmıştı, topuklu çizmeleri de kızın bacaklarını koltuğa oranla yükselttiği için eminim taksi şoförü önden serseri pisliğin elini sevgilim Ayşe'nin aralanmış bacaklarının arasında olduğunu rahatlıkla görmüştü. Hareket halinde olduğumuz için ben fırsat versem bile artık Ayşe kurtulabilecek tepkiyi veremiyordu. Bacaklarının arasında az önce kavga etmek üzere olduğum adamın elinin olması bir süre sonra sanırım sevgilimi rahatsız etmeyi bırakmıştı çünkü artık bana fark ettirmeden sürdürdüğü kurtulma çabası gözle görülür şekilde azalmıştı, pislik kesin kızın kadınlığına ulaşmış tangası üzerinden rahatça ovmaya başlamıştı. Bu tespitimden biraz az sonra taksi şoförünün dikiz aynasını aşağı ayarlamasından az önceki tahminimin doğru olduğunu anladım, durum git gide daha kötü bir hal alıyordu. Serseri bir süredir Ayşe'yi taciz ediyordu, sanırım oda artık sevgilimin direncini yitirdiğini anlamıştı çünkü birden öndeki arkadaşına seslendi, Birader iyiki seni dinleyip DNR'a girmedik yoksa bu havada kesin orda mahsur kalırdık dedi. Öndekinin arkaya doğru dönmesiyle serserinin amacını anladım, niyeti resmen sevgilimi, sevgililer gününde, benim yanımda nasıl taciz ettiğini arkadaşına göstermekti; Öndeki arkasına dönünce hemen gözleri fal taşı gibi açıldı, Hmm evet derken gözleri adeta sevgilimin bacak arasında kaybolmuşken birden kendine gelip bana döndü duraktaki durum için özür diledi ama kesin asıl amacı ben durumun farkında mıyım diye kontrol etmekti. Ben artık önüne dönsün diye özürünü kabul edince önüne dönmeden tekrar serseriye dönüp muhabbete devam etti ama gözleri arada beni kontrol edip Ayşe'nin bacakları arasında olanlara kayıyordu, sevgilim öndekinin durumu fark ettiğini anlamış ve tavrından utandığı çok belli oluyordu. Ayşe beni de kontrol ettiği için bende mecbur tekrar camdan dışarıya bakmaya başladım yoksa durumun farkındaymışım da izin veriyormuşum gibi olacaktı, yol az kalmıştı, sabredebilirdim. Ben dönünce Ayşe kurtulmaya çabalamaya devam etmeye başladı ama taksi şoförüne çaktırmadan çabalıyordu, onun bu durumdan haberinin olmadığını sanıyordu. Yansımadan durumu hala takip edebiliyordum ama sadece ben değil taksideki herkes serserinin sevgilimi taciz etmesini adeta porno izliyor gibi keyifle izliyorlardı. Biraz daha bu şekilde devam ettikten sonra serseri Ayşe'nin buraya kadar olan tepkisizliğinden iyice cesaretlenip sol elini sağ dirseğine attı, kaşıyor gibi yaparak elini yavaşça aşağı kaydırdı ve Ayşe'nin bol beyaz kazağının altından içeri daldırdı. Az sonra Ayşe irkilip biraz öne eğilince sol göğüsünün kazak üzerinden yavaşça inip kalktığını gördüm ve şok üstüne şok yaşadım, serseri Ayşe'nin kadınlığını mini eteğinin altından okşadığı yetmemiş gibi birde kızın dolgun göğüsleri kazağın altından mıncıklıyordu. Az sonra Ayşe'nin nefes alış verişi iyice değişmişti bende zoraki bir şekilde dışarıya odaklanıyordum, nefret ve durumun erotikliği nedeniyle istemeden içimde uyanan azgınlığı aynı anda yaşarken serseri birden şovu daha ileri boyuta taşımaya karar vermişti. Sol eli hala kazağın içindeyken kazağı yandan Ayşe'nin göğüsünü açacak kadar yukarı doğru açtı, gördüğüm karşısında ne hissedeceğimi bilmiyordum. Sevgilimin sol sütyeni içine doğru kıvrılmış, pamuk gibi göğüsü tüm çıplaklığıyla serserinin sol avucunun içindeydi, avucunu çekerken kızın kabarmış göğüs ucunu işaret ve baş parmağı arasında sıkıştırıp ovuyordu. Serseri pislik adeta sevgilimi nasıl benim yanımda kıvrattığını arkadaşı ve taksi şöförüne izletiyor onlara göz ziyafeti yaşatıyordu, bu şekilde 1-2 dakika serseri bir eli Ayşe'nin bacak arasında diğeri göğüsündeyken, öndeki arkadaşı sanırım ortamın erotikliğine kendini kaptırmıştı beni daha dikkatli kontrol ederek sanki muhabbet ediyor bir şeyler anlatıyor gibi yaparak sağ elini sallaya sallaya kızın açıktaki göğüsüne uzatmaya çalışıyordu, heyecandan elinin zangır zangır titrediği yansımadan bile çok bariz anlaşılıyordu, yaklaşık 30 saniye sonra en sonunda yavaşça önce parmak uçları ve sonra tüm avucu sevgilimin göğüsünü kapsamıştı, tam o an gözlerini kapatıp dudağını ısırıp eminim anın tadına varıyordu. Arkadaşına sevgilimin göğüsünü avuçlaması için izin veren serseri bacaklarının arasından okşamaya devam ederken kızın sütyenini biraz daha aşağı çekiştirerek göğüsünün daha fazla açılmasını sağladı ve kazağını yukarıda tutmaya devam etti. 5 dakikadan az yolumuz kalmıştı Ayşe gibi bende dişimi sıkıp dayanmaya çalışıyordum. Ayşe'nin göğüsü öndeki adamın avucunun içinde mıncıklanırken birden normalde devam etmemiz gereken yoldan sola doğru bir yan sokağa girdik, belki kestirmedir diye kendi kendime fikir üretirken ama az kalmıştı bu şimdi ne kestirmesi diye düşünmeden kendimi alamıyordum. Az sonra cadde bir sitenin otopark kapısında bitti ve taksi durdu. Şoför, Hay aksi burası çıkmaz sokakmış kusura bakmayın dedi. Taksi durunca öndeki sonunda önüne dönmüş, arkadaki serseride Ayşe'nin kazağını örtmüştü ama eli hala içinden yavaşça kızın göğüsünü okşuyordu. Taksi şoförü geri vitese takıp, arkaya döndü, aracı geri geri götürmeye başladı, Ayşe hala arada bana baktığı için tekrar cama dönüp yansımaya odaklanmıştım. Geri geri giderken serseri, sevgilimin kazağını göğüsünü üzerine tekrar açmıştı ama bu sefer taksi şoförü için, Ayşe taksi şoföründen utanarak panikle örtmeye çalışıyor ama başarılı olamıyordu çünkü çıplak göğüsü bir yabancının avucu içindeyken kazak tam kapanmıyordu. Az sonra serseri kazağın diğer tarafını da yukarıya açıp Ayşe'nin açıktaki sağ göğüsünü meydana çıkardı, eminim şu an benim dönmem hiç umrunda değildi çünkü taksideki herkesi kendi tarafına çekmişti, çok çaresizdim. Bu sırada serseri Ayşe'yi sol göğüsünün ucundan tutarak kızı öne doğru çekmeye başladı, sevgilimin yüzünden çektiği acı belli oluyordu, kız daha fazla dayanamayıp öne doğru eğilmişti. Kız biraz daha öne doğru eğilince gözlerimin önünde taksi şoförü yan koltuktan aldığı destek kolunu saniye saniye yavaşça ters çevirerek yavaş yavaş Ayşe'nin sağ göğüsünü avucunun içine alıp iyice sıktı. Bu sırada taksi hala geri geri gidiyordu, Bu şekilde yanındaki serseri bir eli bacak arasında bir eli sol göğüsündeyken şimdi birde taksi şoförü sağ göğüsünü avuçlamaya başlamış şekilde 3-4 dakika daha yolu geri geri gittik. Taksi şoförü 1 dakika daha Ayşe'nin göğüsünü mıncıkladıktan sonra elini çekip kazağı aşağı çekerek kızın göğüslerini örttü, ben nedenini merak ederken Grrrç.. diye birden araç durdu, araç durunca serseride panik olmuştu hemen toparlanıp ellerini çekti hatta uzun süredir tuttuğu sevgilim bacakların arasından bile çekmişti.Taksi şoförü arabayı tekrar ileri götürmeyi denedi ama araç kıpırdamıyordu, şoför bize seslenip, Kusura bakmazsanız bir yardım edin saplandığımız yerden çıkartalım dedi. Ben Ayşe'ye dönüp, Sevgilim acaba yürüsek mi? dedim; Ayşe'den önce taksi şoförü lafa girip, Hanımefendi bu saatte bu karda kayıp düşmesin zaten şimdi hemen çıkartırız dedi; Bende en azından sevgilim güvende olur diye düşünüp, Off.. peki tamam dedim ve dışarı çıkıp taksinin arkasına geçerken ön tarafımdan serserinin arkadaşı geldi, şoför taksiyi kontrol edeceği için araçta kalırken serseri çıkmamıştı. Arkadan dolaşıp kapısını açtım, Sende gelsene dedim; Oda, Bileğim burkuk çok zor basıyorum siz ikiniz yaparsınız dedi ve kapıyı kapattı. Iııh.. çok gıcık olmuştum hemen kardan çıkartalım bitsin bu işkence diye düşünmeye başladım. Taksiyi soldan itmeye başladım aynı zamanda arada dinlenirken içeriyi izliyordum, Ayşe benim yerime geçmişti şimdi serseriyle araları açıktı, rahatlamıştım. Ben bir iki kez yüklenip taksiyi itmemden sonra Ayşe bir an bana döndü ben önüme eğilmiş taksiyi itmekle uğraşırken sevgilimin başı yavaşça serseriye doğru kaymaya başladı ve az sonra tamamen görüşümden çıkmıştı. Simdi ne oluyor yaa? diye sinirle düşünürken taksinin arkasından biraz sola kayıp içeriye serserinin oturduğu kapının yan camından baktığımda gördüğüme inanamadım. Serseri benim yokluğumdan aldığı cesaretle penisini pantolonundan çıkarmıştı ama beni asıl şaşırtan ve şoka uğratan şey Ayşe'nin başının penisine doğru alçalmasıydı. En sonunda serseri, kızın saçlarından iyice kavrayarak penisini sevgilimin dudakları arasından ağzına sokmuş ve bastırarak kıza penisini yalatmaya başlamıştı. Ayşe serserinin tarafına doğru tam dönmüş dizlerinin üzerinde önününe eğilir şekilde gövdesini benden gizleniyordu ama kalçasının yukarıda olduğunun ve görüşümde olduğunun farkında değildi, bu durumu taksi şoförü de dönmeden aynadan izleyerek takip ediyordu. Asıl soru Ayşe neden kendi isteğiyle böyle bir şeyi yapıyordu? Acaba serseri tehdit mi etmişti? Kesin öyle olmalıydı yoksa sevgilim böyle bir şeyi isteyerek yapmazdı. Şansımıza taksinin kara saplandığı yer duvar kenarındaydı, etrafta karanlık ve tenha olduğundan birinin görmesi gibi bir derdimiz yoktu yoksa Ayşe öne doğru eğildiği için kalçasına toplanan mini eteğinin altından beyaz tangası bu karanlıkta bayrak gibi dikkat çekerdi. Kendi kendime sevgililer gününde, serserinin biri penisini sevgilimin ağzına penisini vermiş sen hala dışarıdan fark edilir mi diye düşünüyorsun diye kızıyordum. Bu sırada öndeki arkadaşında bütün bu durumun yeni farkına vardığını anladım, oda keyifle sevgilimin öne eğilmiş pozisyonda arkadaşının penisini yalamasını seyretmeye dalmış taksiyi itmeyi bırakmıştı. Sinirlendim, iyice tepem attı, Hadi arkadaşım yardım ette çıkartalım, acelemiz var dedim; Oda, Burdan olmu
submitted by efey4kupkarahanli to KGBTR [link] [comments]


2024.05.16 21:13 ortaeleman uzun zamandır aklıma gelen şeyleri ve kendim hakkındaki şeyleri not alıyorum. hem düşüncelerimdeki değişimi görmek için hem de bazen beyin fırtınası yapmamı sağlıyor. kimseden onay almadan anlık aklıma geleni yazdığım için çoğu saçma olabilir.

özgür irade yoksa davranışlarımdan ne kadar sorumluyum. Eğer kötü bir iş yaptıysam bu benden kaynaklanmayan etmenlerden ötürü gelişmiş olmasından dolayı kendim olarak herhangi bir suçum yoktur ancak benim şahsım bakımından suçluyumdur. bu durumda kişi kendi bakışından iradesi olmadığı için suçsuzdur ama dışarıdaki insanlar bakımından yaptığım davranış suç teşkil eder. şu örnek verilebilir bir deli insan kötü bir şey yaptığında onu cezalandıramayız cünkü onun iradesi denen şey yoktur o halde bütün insanlara da mı ceza vermemeliyiz. bilinçsizlik ile bilinç arasındaki sınırı nasıl çizeriz.
submitted by ortaeleman to WorldPanorama [link] [comments]


2024.05.16 21:12 Outrageous-Region948 KGBTR'nin halkının siyasi görüşü

place etkinliğinden sonra redditte e haliyle kgbde de bir kullanıcı artışı oldu. Subdada ilginç, yeni, selo hatta hdp savunan fikirler bile ortaya çıkmaya başladı. Peki soruyorum sana KGBTR. Siyasi görüşün nedir?
View Poll
submitted by Outrageous-Region948 to KGBTR [link] [comments]


2024.05.16 20:17 iguanabey Yeni Başlayanlar İçin Animasyon Dizi Önerileri

Animasyon dizileri, her yaştan izleyiciyi büyüleyen, fantastik dünyalara ve unutulmaz hikayelere kapı açan bir eğlence türüdür. Son yıllarda artan popülerlikleriyle birlikte, anime dünyasına adım atmak isteyen birçok yeni izleyici de ortaya çıkmıştır.
Eğer siz de animeye yeni başlıyorsanız ve nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız, bu yazı tam size göre! Bu yazıda, yeni başlayanlar için özel olarak seçilmiş, farklı türlerden ve zevklerden izleyicilere hitap edecek bazı animasyon dizi önerilerini bulabilirsiniz.
1. Fullmetal Alchemist: Brotherhood: Bu klasik anime, iki kardeşin bedenlerini geri kazanmak için çıktıkları macerayı konu alıyor. Bilim kurgu, drama ve aksiyon unsurlarını harmanlayan Fullmetal Alchemist: Brotherhood, sürükleyici hikayesi, etkileyici karakterleri ve kusursuz animasyonu ile yeni başlayanlar için ideal bir seçim.
2. Attack on Titan: Dev insanımsı varlıklar olan Titanlar tarafından işgal edilen bir dünyada geçen Attack on Titan, insanlığın hayatta kalma mücadelesini anlatan karanlık ve heyecan verici bir anime. Aksiyon dolu savaş sahneleri, gizemli atmosferi ve derin karakter analizleri ile Attack on Titan, anime dünyasına heyecanlı bir giriş yapmak isteyenler için mükemmel bir seçenek.
3. My Hero Academia: Süper kahraman temalı animeler arasında son yıllarda en çok ses getiren My Hero Academia, kahraman olmak isteyen bir gencin hikayesini konu alıyor. Dostluk, azim ve umut gibi temalara odaklanan My Hero Academia, eğlenceli ve ilham verici bir anime arayanlar için ideal.
4. Spirited Away: Hayao Miyazaki'nin en sevilen anime filmlerinden biri olan Spirited Away, ruhlar dünyasına giren ve ailesini kurtarmak için mücadele eden Chihiro adında bir kızın hikayesini konu alıyor. Renkli ve büyüleyici atmosferi, fantastik öğeleri ve dokunaklı hikayesi ile Spirited Away, her yaştan izleyiciyi etkileyecek bir anime.
5. Death Note: Bir dedektif defterine sahip olan ve bu deftere yazdığı her ismin öldüğünü fark eden Light Yagami'nin karanlık macerasını anlatan Death Note, psikolojik gerilim ve gizem türlerini sevenler için mükemmel bir anime. Ahlaki ikilemler ve insan doğası üzerine düşündüren Death Note, izleyiciyi derinden etkileyecek bir yapım.
6. Your Name.: İki lise öğrencisinin rüyalarında yer değiştirmesini konu alan Your Name., romantik ve fantastik bir anime filmi. Muhteşem görselliği, duygusal hikayesi ve özgün konsepti ile Your Name., anime dünyasına yeni adım atmak isteyenler için unutulmaz bir deneyim sunuyor.
7. One Piece: Gol D. Roger'ın hazinesini bulmak için korsanlara katılan Monkey D. Luffy'nin maceralarını anlatan One Piece, uzun soluklu ve heyecan verici bir anime serisi. Arkadaşlık, macera ve mizah unsurlarını harmanlayan One Piece, her yaştan izleyiciyi eğlendirecek bir anime.
8. Hunter x Hunter: Farklı yeteneklere sahip avcıların sınavlarını ve maceralarını konu alan Hunter x Hunter, aksiyon ve macera türlerini sevenler için ideal bir anime. Renkli karakterleri, sürükleyici hikayesi ve heyecan dolu savaş sahneleri ile Hunter x Hunter, izleyiciyi ekrana bağlayacak bir yapım.
9. Demon Slayer: Kimetsu no Yaiba: Ailesini katleden iblisler tarafından kız kardeşi Nezuko'ya iblis lanetinin konduğu Tanjiro Kamado'nun intikam ve kardeşini kurtarma mücadelesini anlatan Demon Slayer: Kimetsu no Yaiba, son yılların en popüler animelerinden biri. Muhteşem animasyonu, duygusal hikayesi ve etkileyici karakterleri ile Demon Slayer: Kimetsu no Yaiba, anime dünyasına yeni adım atmak isteyenler için göz ardı edilemeyecek bir seçenek.
10. Haikyuu!!: Voleybola olan tutkusu ile lise voleybol takımına katılan Hinata Shoyo'nun hikayesini anlatan Haikyuu!!, spor animesi sevenler için mükemmel bir seçim. Heyecan dolu maç sahneleri, ilham verici hikayesi ve sevimli karakterleri ile Haikyuu!!
https://diziworld.pro/wp-sitemap.xml
submitted by iguanabey to u/iguanabey [link] [comments]


2024.05.16 20:14 ExpertSleep4861 İntihar etmeyeceğim

Kararımı verdim, yaşayacağım. Eskiden kötüydüm ama umudumu kaybetmemem gerektiğini biliyorum. Yaşadığım depremden sonra sevdiklerimi kaybetmek çok zor oldu, ama hala hayatta olan arkadaşlarım ve akrabalarım var. Dedemin tüfeği ile ilgili düşüncelerim vardı, ama bunları geride bırakmayı seçiyorum. Bu gece herkes uyurken, bana bir kere bile değer vermiş olan herkese teşekkür edeceğim. Onların bana verdiği değeri ve sevgiyi hissetmek, yeniden hayata tutunmam için bir adım olabilir. Bu dünyada var olmaktan pişmanlık duymak yerine, hayatın bana sunduğu fırsatları değerlendireceğim. Eğer bir diğer taraf varsa, umarım ailemin yanında olabilirim ama bunun zamanı şimdi değil. Annem, babam ve kardeşimle geçirdiğim güzel anıları asla unutmayacağım. Annemin bana verdiği değeri, babamın beni teselli edişini ve kardeşimle olan güzel anılarımı kalbimde taşıyacağım. Hayatımda yaşadığım tüm zorluklara rağmen, bu zorlukları aşmak için çaba göstereceğim. Okulu bıraktım, hayallerimden vazgeçtim, ama şimdi yeniden hayallerime ulaşmak için çalışacağım. Tanrı’nın varlığına inanmayı umuyorum ve beni affedeceğini biliyorum. Ailemin ölümünden sorumlu olanların adalet önünde hesap vermesi gerektiğine inanıyorum, ama bu öfkeyi içimde taşımak yerine, kendimi ve hayatımı iyileştirmeye odaklanacağım. Kararımı verdim, hayatıma son vermek yerine, yeniden başlamaya karar verdim. Hayat depreminden sonra kalan arkadaşlarım ve akrabalarım var ve onlarla birlikte yeni bir başlangıç yapacağım. Kendimi daha iyi bir geleceğe hazırlayacağım ve hayatın getirdiği zorluklarla başa çıkmayı öğreneceğim. Bu gece, hayatta kalmış tanıdıklarıma bana verdikleri değer için teşekkür edeceğim ve onlara minnettar olduğumu söyleyeceğim. Hayatımda var olan sorumlulukları üstlenip, yeni bir başlangıç yaparak, daha iyi bir insan olmak için çalışacağım. Ailemin yanına dönmek için acele etmeyeceğim. Umarım Tanrı gerçektir ve sevdiklerim güzel bir yerde huzur içindedirler. Ben de burada, bu dünyada, onların anılarını yaşatarak ve onlara layık olarak yaşayacağım. Hayatımda güzel anılar biriktireceğim ve bu anılarla güçlü kalacağım. Elimde olsa tüm acıları silerdim, ama şimdi yeni bir sayfa açmak için kararlıyım. Acımı hafifletmek ve yeniden mutlu olmak için profesyonel yardım almayı düşüneceğim. Ne kadar acı çektiğimi bilemezsiniz, ama şimdi bu acıyı aşmak ve hayatıma devam etmek için adımlar atacağım.
submitted by ExpertSleep4861 to ifadeozgurlugu [link] [comments]


2024.05.16 19:11 mcn_87 Tissot’nun en özgün saatlerinden biri: Sideral S

Tissot’nun en özgün saatlerinden biri: Sideral S
Tissot giriş seviye İsviçre saatlerinde çok saygı duyulacak işler yapmaya devam ediyor. Bunda müthiş bir tarihi olması da bir etken tabii. Aslen bir yelken yarışı saati olan Sideral’in yeni versiyonu sıkıştırılmış karbon malzeme ile hem hafif hem çok şık hem de çok daha uzun ömürlü. Bu kadar garip bir kasayı şık bulacağımı hiç düşünmezdim ama gerçekten güzel görünüyor 😬 300m su geçirmezliği, kolay okunabilir regata kadranı ile de tam bir denizci saati. 1000€ civarında bu malzemede bir kasa inanılmaz bir iş. Mikro markaların bile baş edemeyeceği kadar iyi bir fiyat / performans ürünü bana kalırsa. Tek eksi yanı ise kordonu. Şekli çok güzel, kolay değiştirilebilir olması süper ama gerçekte biraz ucuz hissettiriyor bana kalırsa. Bir Apple Watch kordonu gibi hissettiriyor. Bundan yukarıda olmalıydı his.
submitted by mcn_87 to trsaat [link] [comments]


2024.05.16 19:08 lightning0905 Gömü buldum !

Gömü buldum !
Şans bazen yüzünüze Lcw de gulebilir yeni diziliyordu sepetin dibinden ayıkladım sövmeyin ikisi hediye 1 i koleksiyona :D
submitted by lightning0905 to HotWheelsTr [link] [comments]


2024.05.16 19:07 Mirdocan Yeni çalma listem için yardım!?

Selam 👋🏻 Eski çalma listelerimden sıkıldığım için yeni bir liste yapacağım. Çeşitlilik olması için sizlerden de fikir almak istedim. Çoğunlukla doom metal tarzda ama melodisi hüzünlü alternatif, rock şarkılar da ekleyeceğim. Eklediğim bazı şarkıları yazayım, bunlara benzer önerilerde bulunabilirseniz sevinirim. Şimdiden teşekkürler herkese..
submitted by Mirdocan to rockmuzik [link] [comments]


2024.05.16 18:28 nustylegabba Istanbul toplu tasimada en az bir yuruyen merdivenin bozuk olmasi

Ortaokulun basindan lisenin sonuna kadar toplu tasimayla pek isim olmadi olaganustu durumlar disinda, o yuzden belki yeni bir sey degildir de benim gozume batiyordur, ama sanki bir 1-2 senedir belki yilda 2-3 kere gordugum bozuk merdivenleri ayda 2-3 kez gormeye basladim, ve bildigimiz merdivenlerdende ne zaman sag salim cikabilirsem kendime sasiriyorum. Istanbul'a gelmek isteyen herkesin gelmesi yuzunden olusan kalabalik, yetersiz kaynaklar disinda var midir bunun bir sebebi?
Zamaniniz ve yorumlariniz icin simdiden cok tesekkur ederim.
submitted by nustylegabba to transitTurkey [link] [comments]


2024.05.16 18:00 owii35 Bu ülkede bisiklete 1 gram saygı yok

Dün arka frenimin pabuçları köreldiği için fren tutmuyordu bisikletçiye yeni pabuc almaya giderken bir adamın arabasının yanından geçtim (araba duruyordu) (çarpacak bir mesafede asla değildim kaldırıma yaklaştım sadece) adam hayırdır dedi abi yaklaşmadım asıl sana hayırdır dedim, virajı alamadın arabama çarpıyordun dedi abi ben uzaktaydim çarpmazdım dedim. Birşeyler daha zirvaliyordu takmadım fazla atladım bisiklete adam o sırada "siktirgit" dedi bana. İndim bisikletten ne diyon sen dedim adam geldi yanıma elini omzuma atti eline tokat attım. Benim senin yaşında oğlum var, siz bisikletçiler böylesiniz, ben seni alttan alıyorum gibi cümleler kurmaya çalışıyordu her konuştuğunda lafını kesip bana niue küfür ediyorsun dedim en sonunda atladım bisiklete, adama dönüp "şimdi git oğluna siktirgit de" dedim.
Sidik yaristirmak gibi bir niyetim yok ama adamı dovebilirdim cok şiddet içinde büyüdüm ama düşününce iyi ki dovmemisim açıkçası benim babam ne kadar saygısız bir insan olursa olsun asla dayak yemesini yediremezdim kendime, adamla değil çocuğu ile empati yaparak uzaklaştım oradan. Bir gün birine çok pis patlayacagim sakin kalamiyorum artık eskiden arabalar çıkarıp kafayı ana avrat sovuyordu birşey yapmıyordum, yaya yolunda yuruyenleri korkutunca özür diliyordum. artık en ufak gereksiz kornada tepki veriyorum daha geçen önüme atlayan suriyelinin yüzüne yumruk atıp kaçtım cidden böyle bir insan değildim ama bu ülke benim gibi bir çok geçmişte saygılı olan insanı saygısız bir hale getirdi sizde durumlar nasıl ?
submitted by owii35 to Bisikletcilik [link] [comments]


2024.05.16 16:23 ahmetyncr Meta Pool Çoklu Zincir Yönetimiyle Web3'ün Geleceğini Şekillendiriyoruz!

Meta Pool olarak, merkeziyetsiz finansın (DeFi) geleceğini şekillendirmeye kararlıyız. Bu vizyon doğrultusunda attığımız en büyük adımlardan biri olan Çoklu Zincir Yönetimi ile topluluğumuzu daha da güçlendiriyoruz.
24 Mayıs 2024 tarihinde gerçekleştireceğimiz aylık yönetişim çağrımızda, bu heyecan verici gelişmeyi ve daha fazlasını sizlerle paylaşacağız.
Çoklu Zincir Yönetimiyle Gücünüzü Keşfedin!
Artık hem Ethereum hem de NEAR kullanıcıları, Meta Pool yönetişimine doğrudan katılarak platformun geleceğini şekillendirebilecek. Bu devrim niteliğindeki adımla, daha geniş bir topluluğun sesini duyurmasına ve karar alma süreçlerine dahil olmasına olanak tanıyoruz.
mpDAO Hibeleri 7. Tur: Fikirlerinizi Gerçeğe Dönüştürün!
mpDAO Hibeleri programımızın 7. turu ile yenilikçi Web3 projelerini desteklemeye devam ediyoruz. Toplam 110.000$ üzerindeki rekor bütçe ile projenizi hayata geçirmek için bu fırsatı kaçırmayın! Başvurular [tarih]’e kadar devam ediyor.
Yeni Özellikler ve Gelişmeler:
Meta Pool platformunu sürekli olarak geliştirmeye ve kullanıcı deneyimini iyileştirmeye odaklanıyoruz. Aylık yönetişim çağrımızda, platformumuza eklenen veya eklenecek yeni özellikleri sizlerle paylaşacağız. Bu yenilikler, likidite sağlama, yield farming ve daha fazlası için yeni fırsatlar sunacak!
Topluluk Soru-Cevap: Sesinizi Duyurun!
Sizin görüşleriniz bizim için çok önemli. Bu nedenle, aylık yönetişim çağrımızda, topluluk üyelerinin sorularını yanıtlamak ve geri bildirimlerini almak için özel bir bölüm ayıracağız. Meta Pool’un geleceğini birlikte şekillendirelim!
Katılım Bilgileri:
Neden Katılmalısınız?
Unutmayın!
Bu aylık yönetişim çağrısı, Meta Pool topluluğunun bir parçası olmanın ve platformun geleceğini şekillendirmenin harika bir yoludur. Sizi de aramızda görmekten mutluluk duyarız!
Takipte Kalın!
En son gelişmeler ve etkinlik duyuruları için Meta Pool’un resmi sosyal medya kanallarını takip etmeyi unutmayın.
************************
Meta Pool, NEAR Protocol token sahipleri için ilk likit stake etme çözümüdür. Stake yapmalarına ve ödül kazanmalarına olanak tanıyarak, kolayca unstake yapmanın bir yolunu sunar.
Meta Pool Bağlantıları
Website Twitter Telegram
************************
“Kripto piyasasında büyümenize katkı sağlamak için buradayız!” 🚀
Website Twitter Telegram Instagram All Accounts
submitted by ahmetyncr to kriptocilginlari [link] [comments]


http://swiebodzin.info