2024.06.06 02:20 guipro99 Ritalina 2x ao dia
2024.06.06 01:13 Life_Reserve503 diarreia depois de tomar a pilula do dia seguinte
2024.05.31 01:53 Sensitive_Bus7828 Eu sou babaca por odiar minha sogra?
2024.05.26 22:57 Tegrafi Concerta dando espinha
2024.05.23 10:37 d0c0ntraII Faz hoje anos que o Reino de Portugal foi reconhecido por bula papal
Manifestis Probatum (ou Manifestus Probatum) é uma bula emitida pelo Papa Alexandre III, a 23 de maio de 1179, que declarou o Condado Portucalense independente do Reino de Leão, e D. Afonso Henriques, o seu soberano. Esta bula reconheceu a validade do Tratado de Zamora, assinado a 5 de outubro de 1143 em Zamora, pelo rei de Leão, e por D. Afonso Henriques.
2024.05.21 09:30 DQuinan Minha experiência com Atentah
2024.05.14 16:49 MilicoBR GENÉRICO DO VENVANSE DISPONÍVEL PRA VOCÊS???
2024.05.13 18:21 justanotherpickme thak gayi hu ab
2024.05.12 23:40 jsberby Eu quero ver o que o Abel vai fazer!
2024.05.12 22:53 Professional-Rate604 Day 17 Of Depressed Dropper Grinding Till He Falls Off - 13 Days To Advanced, Anxiety Starts To Hit. I am really feeling it now. I am going to fail despite working hard.
2024.05.08 22:10 Certain_Share_4090 (leia a introdução) Texto Infromativo sobre Atentah mediante as duvidas que surgiram no Reddit.
2024.05.03 18:32 EyeTurbulent7350 Polêmica dos psicoestimulantes e problemas cardíacos
2024.05.02 16:43 MekhaDuk Barbaros hayreddin paşa zaferini anlatıyor
Preveze’ye Doğru submitted by MekhaDuk to TarihiSeyler [link] [comments] Hayreddîn Paşa, üç gün üç gece gittikten sonra Gelibolu’ya var dı. Bayramı orada geçirerek, fukarasına, azîzlerine ve ilim adamları na in’am ve ihsanlarda bulunup, oradan geçip Limnos’a vardı. Lim-nos Adası’nda önceden denize batmış bir top gemisi vardı ki içinde on yedi adet top bulunuyordu. Onları denizden çıkarıp, oradan İska-tos Kalesi’ne vardı. Burası kaya üzerinde sarp bir yerdeydi. Ancak limanı olduğundan, etraa olan düşman levendlerinin gemileri gelip hep orada sâkin olurdu. Bu sebeple Eğriboz ve Selanik civarında yaşayan halk bu kârlerden rencide olup incinirlerdi. Hattâ Eğriboz beyi, Hayreddîn Paşa’ya defalarca arznâmeler yazıp göndermişti. En son olarak: “İskatos Adası’nın limanı şu anda harâmî düşman gemilerine barınak olup, bizleri huzursuz etmektedir.” diye haber gelince, üzerine varıp, yedi mil mesâfeden toplar atarak, altı gün altı gece kaleyi topla dövdükten sonra yedinci gün teslim aldılar. Savaşta kırılan kârlerden başka, üç bin sekiz yüz nefer esiri çıktı. Hayreddîn Paşa, Donanmâ-yı Hümâyûn’a âit gemilerden kırk adedini alıp İstanbul’dan hareket etmiş, kalan doksan adet gemiyi donatmak üzere İbrahim Kethüda’ya bırakmıştı. O da gemiler için sağlıklı kürekçiler temin etmeye çalışıyordu ki Ayas Paşa: “Mevcut kürekçileri al ve hemen hareket et! Çünkü Hayred-dîn Paşa’nın yanında olan gemiler azdır ve yardımcı olacak kimse yoktur. Ayrıca düşman gemilerinin çok olduğu haberi gelmekte dir. Şimdi sen hemen hazırlanıp çık ve ardından yetiş!” diye gerek kendisi ve gerek çavuşlar ve adamlar göndererek ihtar etmektey di. İbrahim Kethüda kürekçi tal ep edince de, Hayreddîn Paşa’nın beğenmeyip, bırakıp gittiği ihtiyar, zayıf ve hasta kimsel eri göste rerek, onları alıp gitmesini söylüyordu. İbrahim Kethüda’nın onl ara iltifat etmediğini görünce tersâne-ye varıp, o küreğe yaramaz kimseleri gemiye koyduktan sonra “çık!” diye emretti. O da çaresiz hareket ederek, varıp İska-tos Adası’na geldil er. Hayreddîn Paşa da İskatos’u almış, bir başka adaya gitme ni yetindeydi ki oraya geldil er. Hayreddîn Paşa onların bu şekilde geldiklerini görünce huzuru kaçıp, doksan adet gemiden on ikisini geri göndererek: “Ben bunları ne yapayım. Bazılarının içlerinde kürekçisi yok. Kürekçisiz gemi neye yarar?” diyerek, onlara yol verip Gelibo lu’ya ve Eğriboz’a gönderdi. Yani onların tamamını Gelibolu ve Eğriboz’da bıraktı. Öte yandan gönüllü tâifesi de İskiri Adası’na varmışlardı. Kale nin surları sağlam olduğundan ve içinde kaleyi savunan adamları da çok olduğundan hayli cenk etmel erine rağmen alamamışlardı. Meğer kale düşmanları bunların levend olduklarını anlamışlar ve onlara karşı savunabileceklerini düşünmüşlerdi. Böylece kaleyi sa vunmaya devam ediyorlardı. Hayreddîn Paşa levend gemilerinin İskiri Kalesi’ni alamadığını öğrenince, İskatos Adası’ndan İskiri Adası’na doğru hareket etti. İskiri Kalesi’nin keferesi, Hayreddîn Paşa’nın donanma ile üzerlerine geldiğini görünce, hemen emân dilediler. Hayreddîn Paşa da: “Sultan Sül eyman Han hazretl erine yüz köle ve yüz câriye, gönüll ü gemil erine de beş bin altın vermediğiniz müddetçe siz lere emân yoktur.” dedi. Onl ar da elli nefer getirdiler, hazîne-i âmire için de her senede bin sikke kızıl altın vermeyi taahhüt edip, Hayreddîn Paşa’nın ayağına düştüler. O da kabul edip ve onlara emân verdi. Oradan da çıkıp İstendin Adası’na vardılar. Adada bulunan kal enin beyi frenk düşmanl arından olduğundan, halkıyl a birlikte kaçmak istedi. Kal ede bulunan düşmanın çoğu hep Rum tâife-sinden olduğu için bunların kaçmasını engelledil er. Nihâyet Rum düşmanı, hem kendileri için ve hem de Frenk düşmanlarından olan beyleri için emân dil ediklerinde Hayreddîn Paşa râzı olma yıp: “Beyinizi ve yoldaşlarını tutup getirmediğiniz müddetçe sizle re emân yoktur.” diye cevap verdi. Onlar da gidip o frenk kâri olan beylerini yakalayıp Hayreddîn Paşa’ya teslim ettiler. Hay-reddîn Paşa da onl ara emân verip, içl erinden güvenil ir bir adamı kal eye bey tayin edip, senede bin beş yüz altın harâc vermek üzere anl aşma yaptılar. Oradan Andıra Adası’na varıldı. Onlar eman diledil er. O ada nın yakınlarında bir küçük ada daha vardı. Oraya da adam sa lınıp beyi davet olundu. Adanın beyi elinde bulunan birkaç esir Türk’ü de alarak geldi. Ona da senede bin altın vermek şartıyl a emân verildi. Oradan Girit Adası’na varıldı. Girit’te bir haa kaldıl ar ve beş adet kal e aldıl ar. Girit büyük bir ada olduğundan etrafını dol aş tılar. Adanın bir başka tarafında iki kal e daha vardı, onları da tesl im aldılar. Bunların hepsinden on beş binin üzerinde büyük küçük, erkek kadın, kız oğlan esir alındı. Orada büyük bir de ge mi bulup İstanbul’a gönderildi. Oradan da hareket ederek Herke Adası’na vardılar. O gün orada ka ıp adada bulunan üç adet kaleyi fethettil er. O adada barınan bir korsan vardı. Gemisiyle birlikte onu da tesl im aldıl ar. Oradan da kalkarak İstanbulya Adası’na varıldı. Anlaşma ol mayınca orayı gönüllü gemilerine verip mallarına el koydurdu. Venediklilere âit yirmi beş adet ada vardı. Bu adaların kiminde üç, kiminde iki kale bulunmaktaydı. Hepsi de teslim alındı. Bunların on ikisiyle haraç vermek üzere anlaşma sağlandı, on üç adedi de anlaş maya yanaşmadıkları için darben alınarak, yağmalanıp harap edildi. Nihâyet Donanmâ-yı Hümâyûn’da yiyeceği azaldığından, erzak almak üzere Eğriboz’a gelindi. Preveze Savaşı Bu arada o günlerde körfez önünde İspanya, Papa ve Venedik donanmalarından oluşan haçlı ittifakı hazırlık yaparak yirmi adet gemiyi Preveze üstüne gönderdil er. Hayreddîn Paşa da gönüllü gemilerin kaptanlarına: “Küffârın donanması hazırdır, muhtemel ki Preveze’ye gelip bir zarar ve rirler. Siz gidin, Donanmayı Hümâyûn gelinceye kadar oralarda dolaşarak bölgeyi korumaya alınız!” diye emretti. Onlar da hemen hareket ettiler. Preveze yakınlarındaki Zaklise Adası’nın bir yerinde düşman donanmasından kırk adet kadırga yatarken, üzerlerine çıkageldiler. Meğer onlar düşmanın asıl do nanmalarının karakollarıymış. Asıl donanmaları Preveze’ye varıp orayı döverlermiş. Gönüllü gemileri bu haberi alınca durumdan Hayreddîn Paşa’yı haberdar etmek için hemen geri döndüler. Gözcülük yapan karakol gemilerinin kaptanları da bunları gördü. Kaptanlar bir araya gelerek: “Bunlar niye geri döndü? Onların geri dönme alışkanlıkları yoktur, muhakkak Barbaros yakınlardadır ki ona haber vermek için dön müşlerdir. Bize bir hile planlıyor olmasınlar?” diye konuştular; sonra da hepsi birden acele ile oradan kalkarak, düşman donanmasına haber vermek için Preveze’ye gittiler. Onların yanına varır varmaz: “Ne duruyorsunuz! İşte Barbaros donanmasıyla geldi.” diye haber verince Preveze’yi bırakıp kaçtılar. Geri dönen gönüllü gemileri Hayreddîn Paşa ile Moton önün de buluşup, durumu haber verdiler. Hayreddîn Paşa düşman do nanmasının Preveze’de olduğunu öğrenir öğrenmez acele olarak Kefalonya Adası’na vardı. Adada bulunan yüz yirmi adet köyü ele geçirdikten sonra geri dönerek Preveze’ye geldi. Düşman donan masını tecessüs ettirmek için, düşman yakasına levend gemil erin den üç adet gemi gönderdi. Onlar varıp düşman yakasına geçtiği zaman düşmana âit bir kayığı içindeki adamlarıyla birlikte teslim alıp getirdiler. Onlardan: İspanya, Papa, Portekiz ve Venedik gemilerinden oluşan bü yük bir donanmanın körfezde beklediği haberini aldılar ve içinde kileri öldürmeden geri gönderdiler. Müttek düşman donanması da ikindi vakti Preveze önüne ge lerek, kale topl arının yetişemeyeceği kadar uzaklıktaki bir burun önünde demir attı. Hayreddîn Paşa, reisleri toplayarak, onlara: “Varın, direklerinizi indirin ve bütün hazırlıklarınızı yaparak bekleyin! Öyle ki, benim bindiğim kadırga hareket eder etmez siz ler de hareket ediniz!” diye, tenbihte bulundu. Reisler hemen emri uygulamaya koyulup, akşamdan gemile rinin direklerini aşağı indirip, boğaz önünde kal e altına getirip, tertip üzere saf saf dizilerek Hayreddîn Paşa’nın bindiği kadırgaya dikkat kesildiler. Hepsi de hazır vaziyette bekliyorlardı. Gönüllü gemileri de Hayreddîn Paşa’nın emri üzere ayrı bir alay oluşturdular. Şöyle ki, eğer düşman gemileri gelip hangisinin üstüne yönelirse, diğer taraf onu topa tutacaktı. Zîrâ iki taraf da birbirine yakındı. https://i.redd.it/ndz78xvoy0yc1.gif Allah’ım Müslümanlara Gayret, Pâdişâhımıza Fırsat, Bu Mübârek İhtiyara da Yardım Et! Preveze’deki Müslümanlar, düşman donanmasının olduğu ye re yakın varırlar, bir taraan onları seyrederler, bir taraan da ellerini açarak: “Allâh’ım! Müslümanlara gayret, pâdişâhımıza ve devletimize fırsat, bu mübârek ihtiyara da yardım et!” diye duâ ve münâcaât ederlerdi. Donanmâ-yı Hümâyûn ile tayin olunan beyler de Sinan Reis ile birlikte yüksek bir yere çıkıp denizi seyrediyorlardı. Düşman donanmasını görünce dehşete kapıldıl ar ve içlerine korku düştü. Kendi aralarında: “Bu düşman donanması gayet çoktur. Bizim donanmamız bunların yanında çok az ve onlara karşı duracak güçte değildir. Hayreddîn Paşa bu kadarcık bir donanma ile böyle güçlü, daha kalabalık olan düşman donanmasına nasıl karşı koyacak?! Buna bir çâre bulmamız gerekir.” diye konuştular ve tedbir olarak da, düşmanların demir attıkları buruna gece asker çıkarmayı ve toplar götürmeyi, bu askerlerin sabaha kadar orada beklemelerini, böy lece düşmanların karaya asker çıkarmalarını engellemeyi düşün düler. En uygun çıkış yolu olarak da bunu kabul ettiler. Sonra da: “Gelin şimdi görüşümüzü Hayreddîn Paşa’ya arz edelim” diye rek Hayreddîn Paşa’nın huzuruna vardılar. Hayreddîn Paşa gemiden çıkmış, kale önünde durmayıp, top ları arabalarına bindirmek tedârikinde idi ki “Şayet düşman kara tarafından gelirse, hem denizden hem de karadan cenk olur” dü şüncesi ile topları hazır vaziyete getirmekteydi. Düşman donanmasının büyüklüğünden korkarak, bu hususta alınacak tedbirlerle ilgili istişare etmek isteyen beyler oraya geldi ler. Hayreddîn Paşa onları görünce yanlarına geldi. Biraz sohbet ettikten sonra Hayreddîn Paşa’ya düşüncelerini açıklayarak bu hu sustaki krini sordular. Hayreddîn Paşa da onların düşüncelerini ve tedbirlerini tafsi latlı olarak dinledikten sonra, onlara: “Ey beyler! Bu sizin düşünceniz düşünce değildir. Zîrâ sizler bu kadar kale ve gemi toplarının altında ihtiyât üzere durursunuz. Si zin söylediğiniz yer açık ve yaban bir yerdir. Her bir gemide ikişer üçer sandal bulunduğu düşünülürse, bu donanmada binden fazla sandal vardır. Şimdi bu sandalları bir araya getirerek, içlerine as ker koyarl ar. Yine bu donanmada kalite ve kayıkların dışında yüz altmış iki pâre kadırga vardır, şimdi bu kadırgalar ile kaliteler eli tüfekli düşman askeriyle dolu olan sandalları önlerine alır, topla rını hazırlar da sizi topa tutarlarsa, açıkta olduğunuzdan, sığınacak bir yer de bulamayacağınıza göre ne yapacaksınız? Bu durum karşısında yapacağınız tek şey hemen oradan kaç maktır. Siz kaçtıktan sonra da onlar gelip, askerlerini Preveze’den tarafa döküp yürüyüş yaparlar ve bu şekilde sizleri gemilerden, kaleden ve bütün askerden ayırırlar. Artık sizin kaleye ve gemilere gelme imkânınız kalmadığından, hemen kara yoluyla Narda veya Yanya tarafına gitmekten başka çârekalmaz. Ancak bu da çâre değildir. Çünkü sizin kuvvetiniz ancak dört beş bin civarındadır, onlar yirmi bin kişilik bir kuvvetle üzerinize hücum ettiklerinde on lara nasıl karşı koyacaksınız? Gemiden ve karadan sizlere hiçbir yardım gelmeyecek ve sığınacak bir yer de bulamayacaksınız, eli kolu bağlı bir adada kalır gibi kalırsınız. İşte sizin düşündüğünüz tedbir bundan ibarettir. Benim görüşüme gelince: Onl arın geldikleri burunu boş koy malıyız ki onlar muratlarınca o buruna asker çıkarsınlar. Bu işi ta mamladıkları zaman biz denizden kenara gelen kadırgalara hücum ederiz. O kadırgalar bize karşı koyamayacaklarından, barçalarının arkalarına kaçarlar. Zîrâ onlara barçaların ardına sığınmaktan başka çâre kalmadığından hemen barçaların ardına kaçıp, onları kendilerine siper edinirler. Onlar kaçıp barçalara doğru gidince de karada kalan düşman askeri bizim için kolay bir av olur. Zîrâ kendilerine ne kadırgalardan ve ne de barçalardan dermân olabi lir. Gemilerinden de ayrılmış olacaklarından bütün çarel er tükenir. Donanmalarıyla irtibatı kesilen bir ordunun -ister az olsun, ister çok olsun- bozulmaları yakındır, yok olmaları mukadderdir. Hele bir de azıkları ve suları kalmamışsa, o zaman tamamen işleri bitmiştir. Şimdi eğer kale önüne gelmek isterler ve bunu denerlerse, kalede şu kadar nöbetçiler vardır, yoldaşlar vardır, topçu ve tüfek çiler vardır. Onların ise ne topları, ne mühimmatları ne de başla rında bir kumandanları... Bunlar kaleye ne edebilirler ki, onlar bir iki tüfekli çıplak düşman askerleridir ve yan larında da ancak beşer onar atımlık barutları vardır, onları da gemiden çıktıkları vakit şen lik olsun diye atarlar. Şimdi onlar Müslümanları da kendilerini de iyi bilirler. Sonunda düştükleri felâketten kurtulmak için, kendi ayaklarıyla gelip “Bar baros’a esir olalım, bizi o esir etsin” diye yalvarırlar. O zaman siz den istediğim onları bir bir bağlamaya kadir olun” deyince, onlar: “Sultanım! Sizler güzel buyurdunuz ama bizim krimiz ve ted birimiz de pek kötü değildir. Orası bizi koruyacak bir yerdir, varın bir kere de siz görün” diyerek ısrar ettiklerinde, Hayreddîn Paşa da onların hatırları için: “Hele bir gidip görelim, görmenin bir zararı olmaz.” dedi. On lar da Paşa hazretlerinin asl ında görmeyi istemediğini ama kendi hatırları için gitmek istediğini düşündüklerinden, tekrar: “Hele devletle buyurun gidelim bir defacık görün. Eğer ma’kul ise hoş ola, eğer ma’kul değilse yine sizler istediğiniz gibi yapar sınız.” deyince, bu taleplerini uygun görüp, birkaç yarar adamını da yanına alarak hareket ettiler. Ferhâd Ağa isimli, işinin ehli ve raset sahibi adamı da bunların içindeydi. Yolları yeniçeri yoldaş larının arasından geçiyordu. Hayreddîn Paşa önde, Ferhâd Ağa da arkası sıra geliyordu ki yeniçeri yoldaşlarından biri kendi ken dine söylenir gibi yapıp: “Ey Hayreddîn Paşa! Sen bu defa Sinan Reis’in sözünü tut mazsan pişman olursun, gâl olma!” diye laf attı. Yeniçerinin bu sözünü Ferhad Ağa duyduğundan bunu Hay-reddîn Paşa’ya nakletti. Hayreddîn Paşa bu görüşün, Sinan Re-is’in yanında kabul gördüğünü ve onun meşvereti ile olduğunu ve böyl ece ortalıkta konuşul arak askerl erin diline kadar düştüğünü görüp üzüldü ve oradan dönüp o akşam onların görüşü üzere ka raya asker çıkardı. Söyledikleri yerlere toplar gönderip, beylere de oraya gitmeleri emrini verdi. Bunun üzerine beyler, gemideki yeniçeril eri ve kendi tâifele-rinden başka bazı sipahileri de alarak dışarı çıktılar ve yerlerine varıp yattılar. Hiç Tasalanmayınız! İnşâallâh Fırsat Bizimdir! Hayreddîn Paşa akşam Donanmâ-yı Hümâyûn reislerine: “Direklerinizi aşağı indirin ve tertiplice kol kol, saf saf olup beni gözetleyin. Ben ne yaparsam sizler de aynısını yapın!” diye sıkı tenbihlerde bulunmuştu. Gönüllü levend gemilerini de başka bir alay edip, onlara da bazı tal imatlar vermişti. Emir aynen uy gulandı. Düşman askeri de o gece yatmayıp, her tarafa kayıklar salıp “sahiller boş mudur? Yahut kara tarafında asker, mühimmât ve tedârikleri var mıdır?” diye kayıklar dolaşıyordu. Kayıkların kıyıya yakın geldiğini gören ve orada bekleyen yoldaşlar tüfek atıp kor kutarak onları durdurdular. Kayıklar da korunmak için uygun bir yer bulamadıklarından donanmalarına geri dönerek: “Sahillerin etrafı hep asker ile doludur.” diye haber verdil er. Bunun üzerine düşman, karaya asker çıkarmaktan vazgeçip, sa vaşı denizden yapmaya karar verdi. Sabah olunca, düşman askeri İslâm askerlerini karada görün ce, Hayreddîn Paşa’nın buyurduğu gibi hemen kadırgalardan se çip, mücâhidlerin bulunduğu taraa karaya yakın yere gönder-dil er. Onlar da varıp o mücâhidlere doğru birkaç kez top attılar. Bunun üzerine Murâd Ağa, askerlerin açıkta olduğunu, düşman toplarının tesir sahası içinde bulunduğunu, dolayısıyla hedef ol duklarını görünce: “Onlara karşı açıkta nasıl karşı koyabilirler? Hemen onları bu radan defetmek gerekir.” diyerek, Hayreddîn Paşa’nın işâretini dahi beklemeden hemen harekete geçip, düşman gemilerinden tarafa vararak top atışlarına başladı. Murad Ağa’nın top atışına başladığını gören gönüllü gemileri alayından Turgutca, Ali Gülle, Güzelce Mehmed ve Sadık Reisler -ki akşamdan hazırlanmışlardı- varıp bunlar da Murad Ağa’ya des tek olmak için düşman gemilerine top atmaya başladılar. Düşman gemileri de mücâhidlerin kendilerine top attıklarını görünce hemen kara tarafını bırakarak onlara doğru hareket edip, üzerlerine top atışına başladılar. Ancak düşman gemilerinden biri si hareket etmeyerek yerinde kalıp, sanki reisleri bir şeylerle meş gul oluyordu. Hayreddîn Paşa da onu gördüğü halde müdâhale etmedi. Her ne ise, Murad Ağa düşmanın hücumunu ve çokluğunu görünce hemen Hayreddîn Paşa’nın yanına gelip, bulunması ge reken kolda yerini aldı -ki Hayreddîn Paşa’nın bulunduğu yerin sol tarafında idi- Murad Ağa’yı gören diğer reisler de yerlerine dö nüp vaziyet alınca, bahadırl ık damarları kabaran Hayreddîn Paşa donanmasını harekete geçirip, büyük bir coşku içinde uçarcasına kanatlarını açarak, “Allâh All âh” nidalarının yankılandığı bir anda yüz yirmi iki adet gemide bulunan gâziler hep birden gülbank-ı Muhammedî getirerek yer gök (Allâhümme salli alâ Muhamme-din...) sadâsıyla dolar. Böylesi bir zamanda Hayreddîn Paşa’nın baştardesi tarafından düşman üzerine toplar atıldığı gibi, Donan-mâ-yı Hümâyûn gemil erinden de -her bir gemide üçer adet top bulunduğu düşünülürse tamamı üç yüz altmış altı adet olur- bir anda atılmaya başlayınca derya yankılanıp, yerler sarsıldı. Düşman tarafında Andrea Dorya bu heybeti görünce, artık durmaya cesareti kalmayıp, yanında olan kadırgal arın tamamını barçaların öte yanına geçirdi. Bu durumu gören barçaların reisleri de işin vehâmetini anlayıp, demirlerini toplamaya bile fırsat bula madıklarından demirlerini kesip kaçtılar. Düşman gemil eri demirl erini kesip ve kaçıp gittikten sonra, tekrar hazırlık yaparak düşman gemilerinin ardından gitmek için Hayreddîn Paşa dönüp limana geldi. Hamidili Beyi Ali Bey de karadan sâhile inip, bir sandalla Hay reddîn Paşa’nın gemisine gelerek, ona: “O vakit kim düşman gemileri karada olan askeri top ateşine tuttuğunda Murad Ağa ve bazı gönüllü gemileri ileri vardıklarında ve düşman gemileri de kara tarafını terkedip gemilerini onların üzer lerine sürdüklerinde, içlerinden birisi gelmeyip, orada karaya otur muş ve hareket edememişti. Sen niçin gelip de o karaya oturan gemiyi almadın? Böylece hatalı davrandın ve o da çıkıp gitti.” dedi. Hayreddîn Paşa Ali Bey’in bu ithamı karşısında: “Ey Ali Bey! O senin bahsettiğin gemi karaya oturmuş değildi, başka bir arızası vardı, onardı. O gemiyi karaya oturmuş farz etsek bil e bizden yana karaya yakın gelmiş ne kadar gemi vardı, onları almadan bahsettiğin gemiye ulaşmak nasıl mümkün olacaktı?” de yince, Ali Bey: “Peki çıkıp da o gemileri niçin kovmadın?” diye sorunca, Hayreddîn Paşa: “Bu dediğinizin yapılması için önce karaya asker çıkarmama mız gerekirdi. Bana bu hususta ısrar ettiniz ve karaya asker çı karttınız. Askerlerim karada iken ben boş gemilerle onları nasıl kovacaktım? Ey Ali Bey! Senin bu işl erden ve bilhassa deniz sa vaşından haberin yoktur. Sizin bu yaptığınız cenk, cenk değildir. Laa düşman kovulmadığı gibi her şeyin de bir vakti vardır. Şimdi sen lütfen gemine var ve askerini topla. Henüz düşman uzaklara gitmiş değildir. Yarın inşâallâh onlarla yine buluşuruz. Eğer bir yi ğitliğin varsa ortaya koyarsın.” diye cevap verdi. Daha sonra kaptanları ve beyleri divana çağırarak onlara hitaben: “Beyler! Hiç tasalanmayınız, inşâallâh fırsat bizimdir. İstihâre eyledim iyi geldi ve bir nice dahi tefe’ül eyledim hep iyi geldi. İnşâ allâh Allâhü Teâlâ’nın yardımı bizimledir, yeter ki ona gerçek bir kul olalım, namazlarımızda ve diğer ibâdetlerimizde dâim olalım.” dedi. https://preview.redd.it/jtznz0hbz0yc1.jpg?width=800&format=pjpg&auto=webp&s=0649e0e6138487bed1d87d8b77cd4e3b507b83fc İstihare Duâsını Okuduktan Sonra Yattı Hayreddîn Paşa mevcut gemilerle düşman donanmasını takip için hareket etmişti, ancak donanmanın kaçtığını görünce, on ları tâkip etmek yerine dönüp yine Preveze limanına gelerek ka le önünde demirlerini bırakıp yattı. Onun düşman donanmasının ardından gitmemesine sebep, hem yalıları korumak ve hem de karaya çıkan beyleri ve yeniçeri yoldaşlarını almaktı. Nihâyet geri dönerek, öğleye kadar dışarıda olan askerleri ve topları da gemiye koyup hazırlık tamamlandıktan sonra, düşman donanmasının mevzilendiği burunda toplandılar. Orada akşama kadar bekleyip, yatsı namazını kıldıktan sonra Hayreddîn Paşa Hak Sübhânehü ve Teâlâ Hazretleri’ne duâ ve niyâz ederek: “Ya Rab! O iki cihan serveri Habîbin hürmetine ben âciz ku luna yine nusret ve fırsat ver. Her zaman yol göstericimiz sensin. Düşmanlarımın ardından gitmem mi hayırlıdır, yoksa burada bek lemem mi hayırl ıdır, bu hususlarda bana bir alâmet göster. Bu za mana kadar nice yerlerde inâyet edip çıkış yolu gösterdin, bu defa da yardımını esirgeme, hidâyet ihsân eyle!” diye yalvarıp istihâre duâsını okuduktan sonra yattı. O gece rüyasında öyle gördü ki: Denizden ufak balıklar kıyıya gelip dökülürler. Balıklar o kadar çoktur ki nihâyeti yok... Varıp onları toplar, ancak bu kadar küçük balığın içinde iki de büyük balık bulunup onları da aldı ama büyük balıkların karınları yarıktı. O anda birkaç kişi ortaya çıkıp onlar da bir balık getirirler ve: “Bu balığı sana pâdişâh hazretleri gönderdi.” dediler. O da balığı alır ve uyanır. Gördüğü bu rüyanın tefsirini şöyle yapar: O ufak balıklar küçük gemiler olup büyük ganimettir. İnşâallâh fırsat ve nusret Müslümanlarındır. O karınları yarık ve içi boş olan iki balık da iki kadırga olsa gerek. İçinin boş olması içindeki düşmanların kaçmış veya kırılmış olduğuna işaret olduğu gibi, sonradan getirilen ve “Bu balığı sana pâdişâh hazretleri gönderdi” dedikleri ve kendisi nin de aldığı balığın da, pâdişâh hazretlerinin Bağdâd illerini aldığına ve kendisine de Âsitâne-i Saâdet’ten in’amlar ve ihsanlar gönderile ceğine işaret olduğu mütalaasını yapar. Bu rüyadan uyanır uyanmaz hemen hazırl ıkl arını yaptılar ve Hakk Sübhânehü ve Teâlâ Hazretleri’ne sonsuz hamd ü senâlar edip düşman donanmasının peşine düştüler. Ancak onl arın kör fezden tarafa gittiklerini düşünerek o tarafa hareket etmişler ve sabah oluncaya kadar gidip, sabah namazından sonra körfezde Bahşiler Adası’nın önüne varmışlardı. İki Âyet-i Kerîme Yazıp Gemisinin İki Yanına Astı Meğer düşman donanması Preveze’den hezîmetle çıkıp kaçtık larında şöyle düşünüp konuşuyorl ardı: “Biz buraya hangi iddia ile gelmiştik, şimdi ne oldu. Henüz sa vaş bile etmeden, sadece Barbaros’u görmekle yenilip kaçtık. Bu bizim ettiğimiz iş, iş değildir. Bu kadar donanma ile gelel im, ancak bir erlik göstermeden sadece düşmanı görmekle dönüp kaçalım! Gelin şimdi, İnebahtı42 üzerine gidelim. Orasını almak kolay dır. Hem şimdi Barbaros bizim körfeze gittiğimizi zannederek, muhakkak bizi oralarda aramaktadır. Orada bulamayınca, “acaba nereye gittiler?” diye tecessüs edip soruşturarak bizi buluncaya ka dar, biz birçok memleketi harap edip denize kaçmış oluruz” diye düşünerek o tarafa gitmişl erdi. 42 İnebahtı: Lepanto. Mora ile Yunan yarımadası arasındaki Korint Körfezi sâhilinde kale. Bu düşünce askerler içinde hoş karşılanarak, üzerinde görüş birliği sağlanmış olduğundan, o tarafa gitmeye istekli oldular. Gâziler de Bahşiler Adası önüne geldiklerinde sütünlara gözcüler çıkarıp aşağı ve yukarı etrafı gözetlerken, Ayamavra yakınlarında ve İnebahtı yolunda İncir Limanı denilen yerde direkler görüp, Hayred dîn Paşa’ya haber verdiler. Bunun üzerine Hayreddîn Paşa derhal yelkenleri o tarafa ayarlayıp, dümeni o tarafa çevirip ve kalbini de Allâhü Teâlâ’ya yönelterek Hak Sübhânehü ve Teâlâ Hazretleri’ne tevekkül etti. Ona sığınıp ve Resülü’llâh (s.a.v.) Hazretleri’ni şefâatçi edinerek yola koyuldular. Diğer gemiler de onun ardınca ejderhâ misâli ağızlarını açıp ve burunlarını uzatıp yürüdüler. Düşman da mü’minlerin donanmâsının kendilerine doğru gel diğini görünce ister istemez karşı gelmek için limandan çıkıp ha reket etti. Rüzgâr düşman gemilerine uygun olarak onların lehine esiyor, Müslümanlara ise ters estiğinden Müslümanlar çok zor olarak yol alabiliyorlardı. Top menziline yaklaştıklarında içlerine bir korku düştü. Şöyle ki esen rüzgâr aynen devam ederse, o hızla gelen düşmanların ağır barçaları karşısında sünnîlerin kadırgaları bir tekne kadar bile olamaz, yani göğüslerine dokundukları an batmaları muhtemeldi. Bu düşünce ile mü’minlerin kalplerine zaaf gelip vehme kapıldılar. Bu durum karşısında Hayreddîn Paşa hemen iki ayrı kâğıda Kur’ân-ı Kerîm ’ den iki âyet-i kerîme yazıp, kendi gemisinin iki ta rafına astı. Allâh’ın inayetiyle rüzgâr kesildi. Gelen barçalar sanki yerl erinde çakılmış gibi kaldılar ve aslâ rüzgâr esmemiş gibi ortalık sütliman oldu. Hâsıl-ı kelâm sanki deryâ donmuş, kara halini almış gibi barçalar hareket etmez olmuştu. Mü’minler de bu taraan Hak Teâlâ Hazretleri’nin o lütuf ve keremini görüp büyük sevinç duydular. Hayreddîn Paşa da Ce-nâb-ı Allâh’ın bu ihsanını görünce daha nice yardıml arını umarak düşman donanmasının üzerine öylesine pervasızca gelirdi ki, kar şısından gel en düşman gemileri midir, yoksa rüyasında gördüğü balıklar mıdır, anlaşılmazdı? Düşman da, gemilerini saf saf düzenleyip, toplarını mü’minlerin üzerlerine atmaya başladı, gülleler İslâm askerinden yana yağmaktaydı. Düşman donanmasında, Andrea Dorya’nın elli iki adet, papanın otuz adet, Venedik’in seksen adet, İspanya kralının seksen adet ka dırgası olup, ayrıca Venedik’in her biri ikişer bin silah atar on adet rkatesi olmak üzere tamamı iki yüz elli iki gemi bulunmaktaydı. Ayrıca Andrea Dorya’nın bir kalyonu vardı ki içindeki silahların hesâbını Allâh’tan gayri kimse bilmezdi. Bunların dışında gönüllü ve hurda gemilerle birlikte düşman tarafında tamamı altı yüzden fazla yelken göründü. Mü’minlerin ise yüz iki adet hâssa gemisi ve yirmi adet gönüllü levent gemileri olmak üzere tamamı yüz yirmi iki adet gemileri vardı. https://preview.redd.it/kcfuk7cfz0yc1.jpg?width=306&format=pjpg&auto=webp&s=754566d1f5c12b8f7ba8694945e99db92139e601 Atılan Topların Dumanından Gökyüzü Simsiyah Olmuştu Çünkü iki taraan deryâ gibi asker deniz yüzünü donatıp, bir birine doğru yürüdüler. Ol düşman tâifesinden bir büyük kalyon ayrılıp öne çıkarak Donanmâ-yı Hümâyün’a toplar atıp, hayli ce-velân gösterdi. Sonunda ona da Donanmâ-yı Hümâyün’dan top lar atıldı. Hayli düşmanı kırıp bu kalyonu da harabeye çevirdiler. Ama bu öyle bir gemi idi ki, Donanma-yı Hümâyün gemilerinden ellisine bedel diye kabul edilmişti. Diğer on adet rkatelerin de Donanmâ-yı Hümâyün gemileri gibi beş yüz gemiye cevap vere bil eceği hesapl anmıştı. Barbaros Hayreddîn Paşa gemilerini hilal şeklinde düzene so kup, düşman gemilerinin çevresini kuşattı. Osmanlı donanması şiddetli ve isabetli top atışlarıyla düşman donanmasından nice ge milerin direklerini uçurdu, nicesini hareketsiz bıraktı ve bir nicele rini de batırdı. Sonunda kadırgalarda karşı koyacak güç kalmayın ca barçaların ve kalyonların arkasına çekilerek, onları kendilerine siper edindiler. Düşman barçalarından atılan top gülleleri yağmur lar gibi yağdığından Donanma-yı Hümâyün’a fırsat vermediler. Savaş o kadar şiddetlenmişti ki, yüksel en koyu dumanl ardan gökyüzünün çehresi simsiyah olmuştu. Atılan topların sesinden sanki gök kubbe güm güm gümlemekteydi. Her iki taraan atılan topların dumanından ortalığı o derece zulmet ve heybet kapla mıştı ki, gemilerin durdukları mahal deniz yüzü mü yoksa yer yüzü mü fark edilmezdi. Yine her iki taraan atılan ve denize düşen demir ve taş ların sıcaklığından âdetâ deniz kaynadı, içindeki çeşitli hayvanların ve balıkların feryadı semâyı tuttu. O gün iki taraan atılan top güllelerinden ve taşlardan sanki denizler dolup siperler oluşmaya başladı. Zaten karanlıktan iki do nanma birbirini göremez olmuşlardı da toplar atıldıkça çıkan ateşin şavkından, birbirlerini gece içinde meşale ile görür gibi görürl erdi. Hayreddîn Paşa nihâyet sağ kola hamle kıldı. Onlar da Os manlı donanmasının hamlesini görüp, sol koldan dolaşıp geldiler ki, paşanın arkasını dol aşıp ortaya alarak barçalar ile iki yakadan top atalar. Hayreddîn Paşa da dolaştıklarını görüp niyetlerini se zerek, dönüp kadırgaların üzerlerine yürüdü. Kadırgalar da yine dönüp barçaların ardına kaçtıklarından, paşa sol kola hamle etti. Yine düşman, barçaların ardından dolaşıp gelip, o hamle kıldığı sağ koldan çıkıp yine evvelki gibi paşanın ardını almak istediler. O da âşıkâne ve merdâne dönüp onların üzerlerine hamle ve hücum edince, yine karşı koyamayıp kaçarak barçaların ardına gittiler. Hâsıl-ı kel âm, sonunda öyl e oldu ki, bun lar sağ kola vardıkça, onlar sol koldan gelip ardlarını almak istediler, sol tarafa hamle kıldıkça da, sağ koldan gelip ardlarını almak istediler. Bu durum karşısında Hayreddîn Paşa gördü ki, bu düşmanla mertçe savaşmaya imkân yok, hemen Hak Teâlâ Hazretleri’ne tazarru’ ve niyâz ile ellerini açarak: “Ya Rabbi! Sen bu düşmanlarımızı helâk edip, Müslümanlara inâyet ver! Sen hidâyet eyle, fırsat ve nusret ver!” diye duâ ettik ten sonra, “Allâh! Allâh!” nidalarıyla topları ateşleyip barçaların üzerlerine yürüdü. Onların bir nicesini batırıp ortalarından geçe rek kadırga lara ulaştı. Düşmanlar, Hayreddîn Paşa’nın barçaların arasına girdiğini gördüklerinde, mücâhidlerin barçaları mal hırsıyla yağmalayacak ları için gemilerinden çıkacaklarını ve kendilerinin de boş kalan Osmanlı gemilerine el koyacaklarını hesaplıyorlardı. Fakat gördü ler ki Osmanlıların ne eşyada ve ne de erzakta gözleri var, kendi lerine doğru geliyorlar, korkularından ne yapacaklarını şaşırdılar. Mücâhidlerin barçaları yağmalamaya, esir toplamaya teşebbüs etmemelerinin sebebi, Hayreddîn Paşa’nın donanma reislerine daha önce tenbihte bulunması idi. Şöyle ki: “Allâh’ın inayetiyle düşman donanmasının arasına girip sava şırken, kesinlikle ve kesinlikle esir ve erzaka iltifat etmeyin! Kar şınıza çıkan barçayı topla vurup batırdıktan sonra hiçbir şeye ilti fat etmeksizin geçin! Hedeniz kadırgalar olsun. Eğer Hak Teâlâ Hazretleri sizlere ondan rızık takdîr etmiş ise yabana gitmez, el bette size gelir.” demişti. Reisler de bu emri dikkate alarak hiç mala ve rızka iltifat et meyip, hemen Hayreddîn Paşa’nın ardınca ilerleyerek, önlerine gelen gemileri vurup helâk ettiler. Vurulan gemilerin düşman as kerleri de sandallara dolup, kimisi kaçıp gitti, kimisi fırsat bulup yine kendi gemilerine vardı, kimisi de tâbir câizse ayak altında çiğnenmemek için -gayr-i ihtiyarî- Donanmâ-yı Hümâyün’a gelip, yanaşarak “Bizi alın!” diye yalvardılar. Onlar da dilediklerini aldı lar, dilemediklerini almadılar. Bazıları da sırf Hayreddîn Paşa’nın emrine muhâlif olur düşüncesiyle almadı. Bu şekilde savaş, ikindi vaktine yakın bir zamana kadar de vam etti. Allâh’ın inayetiyle sonunda düşman hezimete uğrayıp perişan oldu. Mücâhidler düşman gemilerinin kimini alıp, kimini batırdılar. Onlara kaçmaları için yol gösterecek olan kadırgalar bu durumu görünce, artık durmaya mecâl ve tâkatleri kalmadığından, hemen başlarının çaresine bakarak rârı tercih ettiler. Hayreddîn Paşa’nın, Hak Teâlâ Hazretleri’nin dergâh-ı ulühiyyetlerinden ricâ ettiği gibi hezimete uğrayıp kaçtıl ar. Hayreddîn Paşa da onların bu perişanlıklarını görüp Hak Teâlâ Hazretleri’ne binlerce hamd ü senâlar ederek ardlarına düştü ve yetiştiği iki adet kadırgalarını daha aldı. Bu arada yatsı namazı vaktine gelinip de karanlık bastığından, dost düşman fark edilmez olup, birbirlerini ancak kürek sadâsından ve gemi içinde bulunan askerlerin sesinden tanıyorlardı. Üstüne üst lük bir de rüzgâr çıkıp yağmur yağmaya başlayınca, deniz açıkla rında durmak tehlikeli olacağından, onları kovmaktan vazgeçtiler. Geri dönerek cenge başladıkları yere varıp demir atarak yattılar. Donanmâ-yı Hümâyün eksiksiz olarak gelip, selâmet ve âyet-le dönünce, orada düşmandan kalan gemileri ateşe verip, denizin üzerini aydınlattılar. https://preview.redd.it/c4xtje2jz0yc1.jpg?width=640&format=pjpg&auto=webp&s=1094293deaf304b7bd13afb2e4af2581fc504a80 Bize Te’dip Lâzım Gelmiştir Sabah olunca oradan hareketle Ayamavra’ya gelindi. Oradan da bu mübârek gazanın tafsilatını ve neticesini bildirmek için İstan bul’a bir gemi gönderildi. Düşman donanmasından alınan iki esir kaptan da aynı gemiyle gönderildi. Donanma oradan hareketle, azık almak için Preveze’ye gitti ve o gece orada yattı. Preveze’de bütün beyler toplanarak Hayreddîn Paşa’nın gemi sine geldil er ve “Gazânız mübârek olsun” diye el öptüler. Hamid Sancağı Beyi Ali Bey de el öpmeye geldiğinde, kaanının altında arkasına giydiği kaanı altında bir de çubuk getirmişti. “Gazânız mübârek olsun” diye el öptükten sonra o çubuğu Hayreddîn Pa-şa’nın gözünün önüne koydu. Hayreddîn Paşa da: “Ali Bey bu çubuk nedir? Yoksa düşman donanmasından se nin aldığın ganimet de bu mudur? Herkes çuka, kumaş ve esir ganimet alırken, sen bunu mu ganimet ettin?” diyerek kinayeli konuştu. Zîrâ savaş esnasında bazılarının, yakınlarında yara alıp harab olan düşman gemilerine uğrayarak bazı eşyalar aldıklarına dâir haberler duyulmuştu. Hayreddîn Paşa onun için hem böyle yapanl ara dokundurma yapmış ve hem de bir gün önce araların da geçen konuşmadan dolayı kalbi kırılmış olabilir düşüncesiyle hatırını hoşça tutmak için lâtife yapmıştı. Bunun üzerine Ali Bey: “Hayır sultanım gemilerden almadım. Bu benim kendi mal ım-dır. Ancak hani bir darb-ı mesel vardır: “Yolsuza yol göstermek, öksüze kaan giydirmek kadar sevaptır” diye. Ben de bu yolu bununla buldum. Şu halde bu, ganîmet değil midir?” dediğinde, mecliste bulunanlar ona: “O senin dediğin nasıl bir yoldur?” diye sordular. Ali Bey: “Bir çırağı ustaya verseler veya bir oğlancığı hocaya gönderse-ler de bu çocuklar söz dinlemeyip edepsizlik etseler, sopayla te’dîb edilmezler mi? Şimdi paşa hazretleri de gerçekten bu yolda bizim üstâdımızdır, biz de dün küstahlık ettik, âdâbı terk ederek bazı uygunsuz sözler söyledik. İşte şimdi bizzat gördük ve bildik ki bizim sözümüz makul değilmiş. O halde bize de te’dib lâzım gelmiştir. Hani “şâkird-i kâ-bil asâ-yı üstâdı yabandan getirmez, yine kendi getirir.” derl er ya, işte ben de şâkird-i kâbil im, değneği kendim getirdim, nasıl dilerse öyle vursun. Yine bir darb-ı mesel vardır: “Kendi ayağıyla gelene zevâl yoktur.” diye. Şimdi biz de işte yüzümüzü elimize alıp özür dilemeye geldik ki, “El özrü makbülün ınde kirâmi’n-nâs43” deyip, bazı latîfeli kelimeler de söyleyince, orada bulunan diğer beyler de düşman donanması karşısında alınacak tavır hususunda kendi gö rüşlerinin kabulü için Hayreddîn Paşa’ya ısrarlı davranmalarından dol ayı yaptıklarının hata olduğunu anlayıp her biri tek tek özür dil edi. Hayreddîn Paşa da onların gönlünü alıp: “Artık geçmişin muhasebesini yapmayınız. Söylenenler burada kalsın ve herhangi bir kimsenin yanında konuşulup da dedikoduya sebep olunma sın.” deyip onlara bu hususta biraz nasihatlerde bulundu. 43 “Özür, muhterem kişiler nezdinde kabul olunur.” demektir. Deniz Gazân Mübârek Olsun Hayreddîn Paşa, gemilere azık konulduktan sonra körfeze doğru hareket etti. Fakat vardıklarında düşman donanmasını bu lamadılar, meğer onlar Nova’ya gitmişlerdi. Bunun üzerine Hay-reddîn Paşa da onl arı bulmak için hemen o tarafa yöneldi. Körfez önünden geçerken onların karakol gemilerine rastladılar. Karakol gemileri Donanmâ-yı Hümâyün’u görünce hemen kaçıp donan malarına haber verdiler. Onlar da Hayreddîn Paşa’nın korkusun dan Avlonya’ya kaçıyorlardı. Bu haberi alınca hemen kendilerini Nova’ya attılar. Onlar Nova’ya vardıklarında Osmanlı donanması henüz deniz de idi. Onlar da fırtınaya yakalandıklarından sekiz adet hâssa ka dırgaları yara aldı. Rüzgârın daha da şiddetlenmesi üzerine zarürî olarak Avlonya limanına sığındılar. Düşman donanmasının barçaları ve kadırgaları tamam olmuştu. Ancak geri kalan kadırgalarla eli boş dönmeye de âr ediyorlardı. O fırtınada Nova limanına sığındıklarında: “Bâri boş gitmektense bu kaleyi alalım” deyip Nova’ya girdiler ve Nova’nın beyi de ka leyi savunamadığından kaleyi alıp, içine altı bin silahşor koydular. Bunlar öyle düşman idiler ki, Avrupa vilâyetlerinde onlardan daha haram-zâdesi, daha cengâveri ve daha insafsızı yoktu. Bütün vilâ yetlerden bed-bahtları, belalıları ve yaramazları bulup, birer ikişer toplamışlardı. Çünkü onların oldukları yerde, kavga ve huzursuzluk eksik olmazdı. Onun için memleket temizlensin diye memleketler den çıkarıp toplayarak gemilere almışlardı. Onlar da mertlik davası ettiklerinden ve menfaat sağlamak için buna razı olup kalmışlardı. Düşman donanması Nova’yı aldıktan sonra: “Barbaros fırsat bulup yine üzerimize gelir.” diye hemen kaçıp kışlamaya gittiler. Öte yandan Hayreddîn Paşa da Avlonya’da Andrea Dorya’nın Nova’yı aldığını ve Hayreddîn Paşa gelir korkusuyla hiç beklemek sizin oradan ayrılıp kışlamaya gittiklerini haber aldı. Ancak kış mevsimi geldiğinden, arkasından gitmeyi düşünmedi. Zaten Sul tan Süleyman Han hazretleri de emr-i şerîf yazıp kapıcıbaşı ile göndermişti. Emr-i şerîe: “Sen ki lalam Hayreddîn Paşa’sın! Deniz gazân mübârek olsun. Kış mevsimi yakındır, yavaş yavaş İstanbul’a gelesin, burada refah ve istirahatte olasın” diye yazmıştı. Bunun üzerine oradan ayrılarak mü-câhidler diyârı olan İstanbul’un yolunu tuttular. İstanbul’a büyük şen likler içinde giren Hayreddîn Paşa getirdiği ganimetleri takdim etti. Büyük gayretlerinden ve cihadından memnun kalan Sultan Sü leyman Han hazretleri, kendisine duâ edip hil’atler giydirdi. O kışı İstanbul’da geçiren Hayreddîn Paşa yine gemi hizmet leriyle ve ibâdetlerle meşgul oldu. Pâdişâh hazretlerinin devletinin devamı ve şevket ve azametinin artması için duâlar etti. |
2024.04.26 19:19 geeky-man The brutal end of my(M22) 2 years of relationship
2024.04.18 01:42 Leonardopereira123 Bupropiona + atentah
2024.04.17 02:42 Fit_Progress5076 Como saber o tipo de liberação do cloridato de metilfenidato da EMS ? não tem nada escrito na bula.
2024.04.16 16:15 luism6n [Carlos Henrique Gaguim] PL 1258/2024 (1): Altera o § 5º do art. 3º da Lei nº 11.903, de 14 de janeiro de 2009, para que as apresentações farmacêuticas sejam comercializadas obrigatoriamente com as respectivas bulas impressas.
submitted by luism6n to BoletimDaCamara [link] [comments]
2024.03.26 21:50 oportunidadedigital 🔥 ORLISTAT FUNCIONA?【LEIA ISTO ANTES DE COMPRAR】ORLISTAT CAPS SERVE PARA QUE? ORLISTAT CAPS É BOM? ORLISTAT REDUZ O APETITE? ORLISTAT CAPS QUEIMA GORDURA? ORLISTAT FAZ EMAGRECER? ORLISTAT CAPS TIRA A FOME?
O que é Orlistat Caps?Orlistat Caps é um composto elaborado com ingredientes naturais para agilizar o processo de emagrecimento, promovendo saúde e qualidade de vida, sem prejudicar o organismo. ✅ Clique aqui e visite a página do fabricante oficial.Quais os efeitos do Orlistat Caps?Estimula o metabolismo. Diminui a retenção de líquidos. Acaba com a compulsão alimentar. Tem ação desintoxicante (elimina impurezas e regula funcionamento intestinal). Captura e elimina gordura. Baixa o nível de glicose. Inibe a vontade de comer. Combate gordura localizada e celulite.https://preview.redd.it/87eal918qqqc1.jpg?width=790&format=pjpg&auto=webp&s=449e8b4dd699a557a69147ad96335e664f544902 Qual a fórmula do Orlistat Caps?Orlistat: Inibe e previne a absorção de até um terço (30%) de toda a gordura ingerida pelos alimentos e, portanto pode promover a perda de peso bem como manter esta perda ao longo do tempo e evitar que o indivíduo recupere o peso perdido.Cavalinha: A cavalinha é a mais poderosa erva para efeito diurético, eliminando a perda de líquidos e diminuindo a retenção de água desnecessária do corpo.Psyllium: Fibra solúvel natural que estimula o trânsito intestinal, auxilia no controle do colesterol e da glicemia, contribuindo para a diminuição do consumo de alimentos.Glucomanan: É uma fibra vegetal que ajuda a emagrecer porque forma um tipo de gel no estômago, aumentando o tempo da digestão dos alimentos, diminuindo a fome entre as refeiçõesFaseolamina: Devido à grande quantidade de fibras e por ser um alimento com poucas calorias e muita água em sua composição, a beringela auxilia na perda de peso.Laranja Moro: É rica em nutrientes como a vitamina C, potássio, fibras e substâncias antioxidantes. Além de atuar no emagrecimento, tem ação calmante combatendo a insônia e ansiedade.Como posso usar o Orlistat Caps?A dose recomendada são duas cápsulas por dia, sendo 1 cápsula meia hora antes do almoço e 1 cápsula meia hora antes do jantar, por no mínimo 1 mês, sem interrupções.\Para melhores resultados o fabricante recomenda um tratamento mínimo de 3 meses sem interrupção.* https://preview.redd.it/afc44u2aqqqc1.jpg?width=720&format=pjpg&auto=webp&s=ed83f9ff0fd6e28b9373beee99886eb33c09d946 🚨 !!! ATENÇÃO !!! 🚨O Orlistat Caps® original, é vendido exclusivamente pelo site do fabricante oficial : ⇨ orlistatcaps.com.br.Não aceite imitações. Não compre em sites duvidosos. Você pode estar colocando sua saúde em risco ou ser enganado não recebendo o seu pedido ou recebendo um produto falso.Orlistat Caps tem contraindicações?Orlistat Caps é um produto 100% natural, exclusivo para pessoas adultas e não apresenta efeitos colaterais e nem riscos a saúde.Orlistat Caps é autorizado pela ANVISA?Sim. Orlistat Caps está registrado na ANVISA como suplemento alimentar conforme resolução RDC240/2018 e liberado para comercialização em todo território nacional exclusivamente pelo site do fabricante oficial.Quem usa remédios para pressão, diabetes, tireoide, pode tomar Orlistat Caps?Orlistat Caps é totalmente livre de químicas e por isso, não interage com outras medicações. O composto irá promover a saúde da mesma forma, mesmo em quem já possua algum tipo de doença crônica.https://preview.redd.it/44t4718mmqqc1.jpg?width=1040&format=pjpg&auto=webp&s=09e9e791756299d5a622243d517d08371a5d8196 ↪ Para mais informações sobre Orlistat Caps, clique aqui e prossiga para o site do fabricante oficial.https://preview.redd.it/siyhi79qqqqc1.png?width=100&format=png&auto=webp&s=176fdb1253f358edd540d985880ad87592e8ff9c Tags : Orlistat caps comprar, orlistat caps serve orlistat caps causa orlistat caps promove orlistat caps provoca orlistat caps emagrece orlistat caps seca orlistat caps deixa orlistat caps reduz orlistat caps redutor orlistat caps emagrecedor comprar orlistat caps compra segura orlistat caps site oficial orlistat caps original de fábrica orlistat caps fabricante orlistat caps farmácia que produz orlistat caps bula orlistat caps fórmula orlistat caps composição orlistat caps formulaçao orlistat caps shopee orlistat caps mercado livre orlistat caps americanas orlistat caps olx orlistat caps preço orlistat caps valor orlistat caps menor preço orlistat caps desconto orlistat caps pague 1 leve 2 orlistat caps oferta relampago orlistat caps prmoção orlistat caps promocional orlistat caps kit orlistat caps pague 2 leve 3 orlistat caps compre 1 leve 2 como usar orlistat caps orlistat capsulas orlistat cápsula preço do generico similar do orlistatit orlistat caps orlistate original Quais os benefícios do Orlistat Caps? Para que serve o Orlistat Caps? orlistat caps indicações orlistat caps contraindicações orlistat caps indicação orlistat caps contraindicação orlistat caps efeitos colaterais orlistat caps efeitos orlistat caps dá resultado orlistat caps funciona mesmo quanto tempo devo tomar orlistat caps quanto tempo tem que usar orlistat caps qto tempo demora para fazer efeito orlistat caps duração orlistat caps ação orlistat caps redutor de medida orlistat caps tira a fome orlistat caps inibe o apetite orlistat é inibidor do apetite remédio para secar barriga seca barriga orlistat caps seca orlistat caps derrete gordura produto para gordura localizada remédio forte para tirar a fome. remedio bom e barato para perder peso, orlistate genérico generico do orlistat preço melhor emagrecedor do mercado melhor remedio para perder peso emagrecer rápido um remedio que faça emagrecer rápido qual melhor generico de orlistate melhor remédio para tirar o apetite melhor emagrecedor da internet orlistat caps é bom mesmo? quanto custa orlistat genérico do orlistat bom e barato similares par emagrecer chenical similar generico do orlistat caps dá diarreia orlistat caps faz mal orlistat caps faz bem orlistat caps pode usar direto orlistat caps vende em farmácia orlistat caps ultrafarma orlistat caps vende em drogaria orlistat caps onde comprar orlistat caps manipulado orlistat caps farmacia de manipulação orlistat caps formaula manipulada orlistat caps frasco orlistat caps bulario orlistat caps bula orlistat caps para gordura localizada remédio para gordura localizadad remedio anti celulite remedio para secar coxas remedio para secar gordura abdominal medicamento bom para secar gordura medicamento forte para reduzir peso remédio poderoso para tratar obesidade remedio para obesidade orlistat caps para que tem sobrepeso orlistat caps reduz quanto orlistat caps emagrece de verdade orlistat caps depoimentos de quem uso. orlistat caps página oficial.🚨 AINDA ESTÁ EM DÚVIDA?TEMOS UMA BOA NOTÍCIA PARA VOCÊ!⤵⤵⤵⤵⤵⤵💥ORLISTAT CAPS OFERTA RELÂMPAGO💥GANHE 1 FRASCO GRÁTIS NA COMPRA DE QUALQUER KIT✅ CLIQUE AQUI, CONFIRA SE ESTÁ PROMOÇÃO ESTÁ DISPONÍVEL AGORA E APROVEITE ANTES QUE ESTA OFERTA ACABE! |
2024.03.24 02:07 xupa-ku Porque médico não avisa sobre efeitos colaterais do remédio que passa?
2024.03.22 19:13 Horror_Stick_4769 Oncologia
2024.03.22 19:09 Horror_Stick_4769 Doente Oncológico
2024.03.16 17:44 PrestigiousEbb5634 Send offers (fa) (email changeable)
Telegram @dimepaid submitted by PrestigiousEbb5634 to FortniteAccountsSale [link] [comments] |